Pazartesi, Ekim 13, 2025
Ana SayfaManşetASYA PASİFİK PETROL KONFERANSI APPEC'TE KONUŞULAN, DÜNYA PETROL PİYASASINI DÜŞÜNDÜREN KONULAR NELER? 

ASYA PASİFİK PETROL KONFERANSI APPEC’TE KONUŞULAN, DÜNYA PETROL PİYASASINI DÜŞÜNDÜREN KONULAR NELER? 

Uluslararası doğalgaz ve petrol endüstrisinin senede birkaç tane büyük etkinliği oluyor. ABD’de Houston’daki CERA Week yahut Londra’daki International Energy Week gibi konferans dizilerinin yanında Asya’daki en büyük etkinliklerden biri S&P Global Platts tarafından düzenlenen APPEC.

Bu yıl 8-11 Eylül arasında düzenlenen APPEC’te neler konuşuldu, petrol endüstrisini düşündüren mevzular neler, benim dikkatimi en çok neler çekti?

Bunları anlatmadan önce bir hususu vurgulamakta fayda var: APPEC, daha ziyade kısa vade odaklı bir etkinlik. Katılımcıların çoğunluğunun “trader” olması nedeniyle, “şu anda ne oluyor?” ve “önümüzdeki 3-12 ayda ne olacak?” soruları herkesin ana odağı. Petrol talebi 2040’ta zirve mi yapacak, ya da 2050’de kaç tane elektrikli araba yolda olacak, pek tartışılmayan konular.

Dünya ekonomisi: Dünya ekonomisine yönelik tehditler, ticaret savaşlarının yavaşlatıcı etkileri ana konulardan biri. Fakat konferanstan bir ortak kanaat belirtmek gerekirse, Nisan ayında ABD başkanı Trump’ın yürürlüğe soktuğu gümrük tarifelerinden beri ekonominin tepetaklak olmadığı da aşikar. Nispeten düşük petrol fiyatları, Trump hükümetinin ilan edilen tarifeleri askıya alması nedeniyle gerçekleşen gümrük tarifesi oranlarının ilan edilenlerin bayağı altında kalması, dünya ticaretinin ABD haricinde kalan %90’lık kısmının ABD politikalarından etkilenmemesi (hatta olumlu etkilenmesi) gibi etkenler zikredilebilir. OECD’nin bu hafta yayınlanan raporunda 2025 için dünya ekonomik görünümünü yukarı doğru revise etmesi de bu bakış açısını destekliyor.

Jeopolitik: Bu, konuşmayı sevmediğim konulardan biri. İlgilenmediğim ya da umursamadığım değil, lakin jeopolitik tartışmaların düzenli, sınırları ile amacı belirlenmiş bir çerçeve dahilinde yapılmadıkları takdirde kolayca kahvehane muhabbetine evrilme tehlikesi var.

Her halükarda APPEC de Rusya-Ukrayna harbi nereye gidiyor, ve bilhassa İsrail ile İran arasında ikinci bir savaş olup olmayacağı soruları haliyle çok konuşuldu. Rusya-Ukrayna harbinin petrole, bilhassa rafinaj sahasında, Rusya’nın bombalanan rafinerilerinin etkisi, İran’ın petrol ihracını kesecek bir İsrail saldırısı ile mukayese edildiğinde nispeten ufak kalıyor.

Üç Avrupa ülkesinin (Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya), 28 Ağustos’ta Birleşmiş Milletlerin “snapback” mekanizmasını başlatmasından tam 30 gün sonra sonra (27 Eylül), Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi yaptırımları İran tehir talebinde bulunmazsa yürürlüğe girecekler. Bunun İran’ın petrol ihraç kanallarına, bilhassa sigorta ve finansman açısından, etkisi olacağı aşikar. Ne kadar etkisi olur? OPEC’in halen devam eden üretim artışı İran ihracatında potansiyel düşüşü dengeler mi? Petrol fiyatları ne kadar zıplar? Bunlar tartışılan konular oldular.

OPEC: OPEC, daha doğrusu yeni grup ismi ile OPEC+ ne yapmak, nereye varmak istemekte sorusu da sıkça tartışılan sorulardan oldu. Çünkü 2025 yılı dünya petrol talep artış projeksiyonları arasında bayağı fark olsa da (Uluslararası Enerji Ajansı 730 bin varil/gün beklerken, OPEC 1,44 milyon varil/gün bekliyor) artış OPEC’in bu ay ilan ettiği üzere Kasım 2023’te uygulamaya soktuğu 2,2 milyon varil/gün’lük kesintiyi tekrar üretime almasını emebilecek seviyede değil. Gerçek artış, kotalarını aşan üreticiler nedeniyle ilan edilen 2,2 rakamının biraz altında kalacak olsa da bu durum böyle. Üstüne üstlük OPEC+’nin sekiz üyesi 7 Eylül’de önümüzdeki Ekim ayından başlayarak 12 ay boyunca, Nisan 2023’te devreye soktukları 1,65 milyon varil/gün’lük kesintiyi de, üretime döndüreceklerini ilan ettiler. Bütün bunlar OPEC’in piyasaya bayağı bir petrol yığacağını gösteriyor.

Fakat bu esnada OPEC+ harici üreticilerin üretimi de artmakta. Brezilya üretimi rekor seviyeye (4 milyon varil/gün) ulaştı. Guyana, 800 bin varil/gün seviyesine geldi. Norveç’in üretimi 2016’dan beri en yüksek seviyede. Kanada üretimi keza rekor seviyede.

Dolayısı ile arz tarafında OPEC ve OPEC harici üretim artışlarını talep artışı ile mukayese edince bir arz fazlası, onun neticesinde de stoklarda artış beliriyor. Peki OPEC bunu görmüyor mu? APPEC’te genel kanı OPEC’in “piyasayı test ettiği” yönünde idi. Hem Irak, Kazakistan gibi kotalarının üzerinde üreten ülkelere bir ders vermek, hem ABD üretimini boğmak amacı güdülüyor denebilir. Tabii ABD’de ufak üreticiler zorlanırken büyük üreticilerin bu olaylardan hiç etkilenmediğini belirtmekte fayda var.

APPEC’te OPEC’in ne yaptığı kadar, piyasanın bu aneden tepki vermediği de tartışıldı. Fiyat neden 70 dolara dayandı, mesela? Piyasa jeopolitik bir krizi mi fiyatlıyor? Ya da arz/talep dengesinde herkesin kaçırdığı birşeyler mi var?

Talep yapısı: Yukarıdaki arz fazlasını olduğundan daha da fazla gösterecek bir husus “petrol talebi” dediğimiz şeyin aslında toplam sıvı yakıt talebi olduğu ve bunun içinde ham petrol kadar, ham petrol dışında unsurların da (bilhassa doğalgaz sıvıları ve biyoyakıtlar) mevcut olduğu. Hatta toplam talepte artışın ekserisi ham petrol rafinajından elde edilmeyen ürünlerden geliyor dahi denebilir. Peki bu durumda yukarıda bahsettiğimiz arz/talep dengesi daha da bozulmuyor mu?

Çin stokları: Petrol piyasasında ne zaman arz/talep dengesi bozulsa cevap hazırdır: Çin. Bu minvalde APPEC’te konuşulan ve burada yazmaya değer konulardan biri de Çin’in petrol stoklaması idi. Çin’in 2017 yılında (1. Trump dönemi) stok verilerini yayınlamayı bırakmasından beri Çin’in petrol talebi üzerine hesap yapmak zorlaştı. Fakat Çin’in petrol üretimi, ithalatı ve rafinajı arasında bir değerlendirme yapınca bu yılın ilk sekiz ayında 500-600 bin varil/gün’lük bir stoklama yaptığı kanaatine ulaşmak mümkün.

APPEC’te konuşulan konulardan belki de en önemlisi, piyasadaki en büyük bilinir/bilinmez olan bu stoklamanın daha ne kadar devam edebileceği idi.

Bekleyip göreceğiz.

Authors

BENZER YAZILAR

En Popüler