“Savaşta verilen ilk kayıp hakikattir” diye bir söz var. İsrail-İran krizinde bir kez daha doğrulandı. Ana akım medya neredeyse tamamen propaganda aracına dönüşmüş durumda. Malzeme bol nasılsa. Nasıl bol olmasın ki? İsrail, İran, petrol, gaz, Hürmüz Boğazı ve daha niceleri. Aynı cümlede geçmeleri yeter de artar. Yorum enflasyonu var resmen. Bari bu enflasyona benim de katkım olsun düşüncesiyle aldım kalemi yine elime. Krizin politik boyutuna girmemeye çalışacağım. Sadece Israil’in saldırısının ardında İran’ın nükleer silah üretimini önlemekten ziyade İran’da rejim değişikliği arzusunun yattığını sokaktaki çocuk bile biliyor demekle yetineceğim.
İsrail’in İran’a yönelik geniş çaplı saldırıları başlattığı 13 Haziran gününün ertesinde Kahire’deydim. Konumuz doğal gaz. Ev sahibi Mısır ulusal doğal gaz şirketi. Misafirperverliklerine diyecek yok. Fakat herkeste bir tedirginlik. İsrail’den Mısır’a gaz akışının kesilmesiyle hükümet acil eylem planını devreye almış. Petrokimya basta olmak üzere sanayi sektörüne verilen gaz kesilerek elektrik tüketiminde bir kesinti yaşanmaması isteniyor. Bu arada yeteri kadar gaz olmadığı için elektrik üretiminde petrol ürünlerine yükleniliyor. Elektrik kesintisi Mısır’da çok hassas bir konu olduğundan mümkün mertebe talep karşılanmaya çalışılıyor. Elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 80’i doğal gazdan sağlanıyor. Ülkenin gaz tüketiminin yaklaşık üçte ikisi elektrik üretimi için kullanılıyor.
Zaten gaz üretimi, tüketimin gittikçe gerisinde kaldığından dolayı ülke LNG ithal ediyor. Daha fazla LNG ithal edecek ancak yeteri kadar ithal tesisi yok. Su anda sadece bir tane LNG ithalat tesisi var. Yüzer LNG. İki tane daha temmuz ayı başında faaliyete başlayacak (Energos Eskimo ve Energos Power FSRU). Dördüncü FSRU için görüşmeler devam ediyor. İsrail’den gaz akışının az da olsa 19 Haziran’da tekrar başlamış olması bir nebze rahatlık vermiş olsa da bu yaz Mısır için sıkıntılı geçecek gibi gözüküyor.
Sadece Mısır değil etkilenen. Ürdün de acil eylem planını devreye sokarak sanayiye verilen gazı kesti. Öyle ya Ürdün de gazını İsrail’den alıyor. Ancak Ürdün her halde herhangi bir paniğe yol açmamak için olsa gerek güven veren açıklamalarda bulundu. Ürdün ulusal elektrik şirketi “en az 20 gün yetecek petrol ürünleri stoğumuz (ağır akaryakıt ve mazot) var” dedi. Ama nedense “Mısır’dan elektrik ithalatını arttırdık” denmedi. Neyse, olur böyle şeyler.
Gelelim İsrail’e. Leviathan ve Karish doğal gaz sahalarında üretimin kesilmesi İsrail’i sıkıntıya sokmadı. Tamar sahasından gaz üretimi biraz daha arttırılarak iç talep sağlandı. Tabii ki bazı elektrik santrallerinde kömür ve mazota geçilmesi de yardım etti. Anti parantez belirtmekte fayda var ki İsrail’in elektrik üretiminin yüzde 70’den biraz fazlası doğal gazdan, yüzde 15’I kömürden ve yüzde 14’ü yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanıyor. Az biraz da petrol ürünleri. Petrol konusunda pek sıkıntı yaşanmadı. İsrail net petrol ürünleri ihracatçısı. Ancak rafinerilerin vurulması stoklara yüklenmeyi gerektirecek.
İran’da durum daha farklı. Tam anlamıyla bir bilgi kirliliği yaşanıyor. Fark etmişsinizdir herhalde: Millet habire İran’ın enerji sektöründen bahsedip haritalar paylaşıyor. İsrail enerji altyapısı haritalarını paylaşmak sanki yasak. 14 Haziran’da ana akım medya ve tonlarca üstat geçinen zevat çok kötü çuvalladı. İran’daki Güney Pars sahası İsrail tarafından vurulmuş. Haber bu. Kahire’de kahve molasındayken Twitter’da (X) peş peşe bu tip mesajları gördüğümde “çüş artık” demekten kendimi alamadım. Biraz zaman geçince, yok saha değil, Faz 14 denmeye başlandı. İyi de kardeşim Faz 14 işleme tesisinde 4 tren (Türkçe’de ne deniyor bilmediğim için kusuruma bakmayın) var. Hepsi mi? Hayır. Sadece bir tanesi zarar görmüş ve yangın kontrol altına alınmış. İyi ki TV izlemeyen ve sosyal medyada pek takılmayan birisiyim. Yoksa bunu öğrenmek günlerimi alırdı.
Asıl bomba (mecazi anlamda) Hürmüz Boğazı ile ilgili paylaşılanlarda. Boğaz kapanırsa ne olur? Petrol fiyatları şu kadar artar bu kadar artar senaryoları. İyi de kardeşim Boğaz nasıl kapanır, kim kapatır, ne kadar süre kapalı kalır, kimin işine gelir veya gelmez, boğazda trafik nasıl işliyor önce bunu anlatsanız günaha mı girersiniz?
İran 1980 yılından bu yana bir düzineden fazla kere Hürmüz boğazını kapatırım diye iddia etmesine rağmen bugüne kadar boğaz kapanmadı. Bu kapatılamaz anlamına gelmez. Sadece düşük olasılıklı ancak son derece önemli konu. İran’ın yapması zor ama başkalarını bilemem. Kuzey Akim boru hattında olduğu gibi birileri yapıp suçu İran’a atabilir.
Evet, Hürmüz boğazından taşınan petrol ve petrol ürünleri Mayıs 2025’te günlük 21 milyon varil civarındaydı. Çok önemli bir miktar. Hadi boğaz bir şekilde kapandı ve tanker trafiği durdu diyelim, bu miktarın hepsi mi kayıp olmuş olur? Hayır, hepsi değil çünkü Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve hatta İran’ın alternatif ihracat yolları var. Yeterli mi? Hayır. Petrol fiyatları artar mı? Artar. Ne kadar artar? Ne kadar süre fiyatlar yüksek kalır? Sorduğunuz kişiye göre, hangi propagandaya maruz kaldığınıza göre değişir.
Hürmüz boğazından ihraç edilen petrol ve petrol ürünlerinin en büyük müşterisi günlük 5 milyon varile yakın bir miktarla Çin. İran bunu bile bile kendi ayağına sıkar mı? Boğazı kapatmakla en büyük müşterisi Çin’i zor duruma düşürmez mi? İran Çin’i sinirlendirip ilişkilerini bozmak ister mi? “Bütün dünyayı karşısına almış olur, Çin’i alsa ne olur” derseniz başka. Rusya’nın işine gelir o ayrı mesele. Çin’i en çok üzeceği konunun ham petrol değil LPG olduğunu da bir köşeye kaydedin.
Sorun sadece petrol ve petrol ürünü değil. Enerjiden bahsediyorsak, Hürmüz boğazının kapatılması en çok LNG piyasasını vurur.
Çin’in LNG ithalatının üçte biri Katar ve Birleşik Arap Emirliklerinden kaynaklanıyor. Şubat 2025’ten bu yana Katar Avustralya’yı geride bırakarak Çin’in en büyük tedarikçisi haline geldi. Greg Molnar’in yukarıdaki grafiği açıkça gösteriyor ki Hürmüz boğazından ihrac edilen LNG, Aysa LNG ithalatının hemen hemen yüzde 30’unu karşılıyor. Avrupa’nın payı sadece yüzde 8. Ya İran’ın iyi ilişkileri olduğu Pakistan?
Bunun yanına gübreyi de ekleyebiliriz. Körfez ülkeleri deniz yoluyla yapılan dünya gübre ihracatının 16’sına sahip. Ana alıcıları arasında Çin ve Hindistan bulunuyor. Üre’de durum daha vahim. Hem de küresel düzeyde.
Diyeceğim o ki, enerji açısından bakıldığında İran-İsrail krizinde en çok konuşulan konu petrol olmasına rağmen, küresel piyasalara etkisi LNG konusudur. Krizin tırmanmasında en çok zararı yine enerji açısından bakıldığında krizin tarafı ülkeler yanında bazı bölge ülkeleri görür. Mısır, Ürdün, Irak ve hatta Türkiye gibi. İran’ın iyi ilişkileri olduğu Asya’daki ülkeler için iyi olmaz. Amerika’nın enerji sektörüne yansıması olmaz. Rusya avucunu ovuşturur. Avrupa Birliği zora girer. Eğer kriz tırmanır ve bölge ülkelerine yayılırsa olay çok farklı bir yöne doğru evrilir ve ortalık küresel düzeyde karışır.
Kalın sağlıcakla…