Bu sene LNG piyasası epey gündemde olacak gibi gözüküyor. Dolayısıyla, LNG piyasasında yakın geçmişte yaşananlar, bugünkü durum ve ileriye yönelik beklentileri içeren rakamlarla dolu bir derlemeyi sizler için kaleme almak istedim.
Bildiğiniz üzere küresel doğal gaz üretimi 1990 yılında 2 trilyon metreküp iken bugün 4 trilyon metreküpün üzerine seyrediyor. Bu süre zarfında üretilen doğal gazın ticaret edilen oranı 1990’daki %20’den 2000’li yılların ortalarında %27’ye kadar çıktı ve sonrasında %24 ile %25 arasında bir seyir izledi. Asıl önemli olan ise bu ticaretin boru hatları ve LNG arasındaki kırılımındaki gelişme. Şöyle ki; 1990 yılında LNG ticareti toplam gaz üretiminin %4’üne karşılık gelirken bugün bu oran %14’e dayandı. Diğer bir deyişle, toplam doğal gaz ticaretinde LNG’nin oranı 1990 yılından itibaren hızlı artış göstermiş, 2022 yılında ilk defa toplam gaz ticaretinin yarısını aşmıştır.
Bugün, toplam gaz ticaretinin %52’si LNG yoluyla gerçekleşmektedir. Çeşitli kurumların ileriye yönelik tahminleri farklılık gösterse de 2050 yılında LNG’nin toplam doğal gaz ticareti içindeki payının %65 civarında olması beklenmektedir.
Halihazırda 25 civarında LNG ihraç eden ülke ve onun iki katı kadar LNG ithalatı yapan ülkeden bahsediyoruz.
LNG ihracatçıları arasında geçmişten günümüze en çarpıcı değişimi ABD göstermiştir. ABD, 1969 yılından beri LNG ihraç etmekteydi ama 1980’li yılların ortalarından itibaren hızla büyüyen bir net LNG ithalatçısıydı. Öyle ki, 2000’li yılların ortasında dünyanın en büyük LNG ithalatçıları arasında yer alıyordu. Kaya gazı devrimiyle herşey değişti ve ABD Şubat 2016’da Louisiana’da bulunan Cheniere Energy’nin Sabine Pass LNG ihracat tesisiyle gidereck büyüyen LNG ihracatına başladı. 2023 yılında ABD dünyanın en büyük LNG ihracatçısı ünvanını elde etti. Bu ünvanı uzun bir süre daha taşımaya devam edecek.
2004 yılında dünyanın en büyük beş LNG ihracatçısı sırasıyla ABD, Avustralya, Katar, Rusya ve Malezya iken, en büyük beş LNG ithalatçısı Çin, Japonya, Güney Kore, Hindistan ve Tayvan olmuştur.
Küresel LNG ticareti 1980’li yılların sonunda 50 milyon tonu (Mt), 2000 yılında 100 Mt’nu, 2018 yılında 300 Mt’nu ve nihayet 2023 yılında 400 Mt’nu geçmiş, ancak 2024 yılında büyüme son derece sınırlı kalmıştır. Bu süre zarfında özellikle fiyat ve kontrat yapılarındaki değişim de LNG ticaretinin hızla yayılmasında ve yaygınlaşmasında önemli bir rol oynamıştır. Mesela 2015 yılında küresel LNG ticaretinin %80 den fazlası petrole endeksli fiyatlarla yapılırken 2024 yılında bu oran %50’ye kadar düşmüş, spot LNG’nin toplam LNG ticareti içindeki payı da %10’lar mertebesinden %40’a yaklaşmıştır. Ayrıca, yapılan orta ve uzun vadeli LNG kontratların ağırlıklı ortalama süreleri de 14 yıldan 19 yıla çıkmıştır.
Küresel LNG ticaretindeki artış haliyle LNG ithalat ve ihracat tesis miktarındaki artışla mümkün olmuştur.
LNG ihracat kapasitesindeki artış üç dalga halinde gelmiştir. 2006 ile 2010 yılları arasında gerçekleşen birinci dalgada yaklaşık 50 Mt ile Katar başı çekerken, 2015-2020 yılları arasında Avustralya ve ABD’nin öncülüğünü yaptığı ikinci dalgada küresel LNG ihracat kapasitesine 100 Mt eklenmiştir. Katar ve ABD’nin başı çekeceği ve en kötü olasılıkla toplamda 200 milyon tondan fazla LNG ihracat kapasitenin ekleneceği üçüncü dalga ise 2026 ile 2030 arasında yaşanacaktır. Yani bugün 500 milyon ton civarında olan küresel LNG ihracat kapasitesi 700 milyon tonu geçecektir. Bazı kurumlar 2030 yılı için 800 Mt ve hatta daha fazlasını telaffuz etmekteler.
LNG ithalat kapasitesi ise haliyle LNG ithalat eden ülke sayısındaki artışla beraber büyümüş ve 2000 yılında 400 Mt bile değilken 2024 yılında 1000 Mt’u yani 1 milyar tonu geçmiştir. Son bir iki yıldaki artışta Avrupa’nın oynadığı role hep beraber şahit olduk. Önümüzdeki birkaç yılda bu kapasite daha da artacak ve 1200 Mt’u geçecektir.
LNG ithalat ve ihracat kapasiteleri arasındaki fark dikkatinizi çekmiştir. Genelde LNG ihracat tesislerindeki ortalama kapasite kullanım oranı ithalat tesislerine nazaran çok daha yüksektir. Küresel olarak baktığımızda LNG ithalat tesisleri ortalama kapasite kullanım oranının 2000 yılından bu yana %30 ile %40 arasındaki bir bantta kaldığını görmekteyiz. LNG ihracat tesislerinde ise bu oran genelde %80 üzerinde.
Herkesin merak ettiği ancak cevabı henüz bilinemeyen asıl konu ise küresel LNG ihracat kapasitesi ile LNG talebi arasındaki gelişimin gelecekte nasıl bir resim çizeceğidir. Yani hangi yıllarda arz veya talep fazlası oluşacağının resmi. Malumunuz üzere, ortalıkta tahminler at koşturuyor. Bu tahminlerde en çok değişim gösteren kalem LNG talebi. Sorun kısa vadede değil çünkü 2025 ve 2026 yılllarında piyasanın çok dar bir aralıkta kalacağı konusunda neredeyse ortak bir görüş var. Uluslararası Enerji Ajansının çizdiği çerçevede birleşen çoğu tahminler 2027 yılından itibaren oluşacak kapasite fazlasının 2040 yılına kadar devam edebileceği gösteriyor. 2040 sonrasında ise bazılarına göre bu arz fazlası devam edecek, diğer bazılarına göre ise arz eksikliği yaşanacak. Kısacası, hangi talep senaryosu altında nasıl bir dengesizlik ortaya çıkacak sorunu yıllarca tartışılmaya devam edecek.
Talep tahmininde ne kadar başarılı olunacağı, kazanılabilecek veya kaybedilebilecek paranın az veya çokluğuyla yakından ilgilidir. Belki iddialı bir cümle oldu. Eğer talep artacak diye LNG tesisi yapayım derken milyarlarca dolardan olmak var işin içinde. Kapasitenin talepten fazla olması fiyat beklentilerini aşağı çekerken, talebin kapasiteden fazla olması fiyat beklentilerini yukarı çekecektir. Bu durumda eğer alıcı veya satıcı iseniz kısa vade mi, orta vade mi yoksa uzun vade mi kontrat yapayım, yoksa spot piyasaya mı tercih edeyim sorusuyla cebelleşmek zorunda kalacaksınız. Yapacağınız kontrattaki fiyat mekanizmasının nasıl olacağı da cabası. Bu konuya girmek isterdim ama bu makaleyi çığrından çıkarmak istemiyorum.
Tanınmış birçok kurumun ifade ettiği üzere şu anda yapım aşamasında olan ve nihai yatırım kararı alınmış olup yakında yapımına başlanacak olan tesisler 2030 yılına kadar piyasaya 200 Mt (yani dünyanın en büyük üç LNG ithalatçısı olan Çin, Japonya ve Güney Kore’nin bugünkü toplam LNG talebi) kadar bir LNG ihracat kapasitesi ekleyecek. Bu kapasite nasıl eritilecek bilemiyorum. Bilen varsa dinleyelim.
LNG piyasasının yakın geçmişteki gelişime kabaca değindikten sonra şimdi biraz Avrupa’ya değineyim.
2022 yılına kadar Asya piyasası küresel LNG ticaretinde %70’in üzerinde bir paya sahipti. Avrupa’nın payı 2019-2020 haricinde genelde %20 altındaydı. Yani Asya ve Avrupa, küresel LNG ithalatında %90 ve üzeri bir paya sahipti. Bu denge, 2022 yılında Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile değişime uğradı. Avrupa’nın payı %30’un üzerine çıktı. Nedeni malum.
Rusya-Ukrayna krizi öncesi Avrupa Birliği (AB) toplam gaz ithalatının %45’ini Rusya oluşturuyordu. Savaşın başlamasından kısa bir süre sonra AB’nin açıkladığı REPowerEU planı çerçevesinde Rusya’dan alınan fosil yakıtlara olan bağımlılığın beş yıl içinde sona erdirilmesi hedeflendi. Petrol ve kömür ithalatına ambargolar koyuldu. Doğal gaza ambargo koymak Avrupa’yı bir enerji krizine sokabileceğinden ötürü, 5 yıllık bir periyod içerisinde kademeli olarak Rus gazına olan bağımlılığın sona erdirilmesi kararlaştırıldı. Program paketinin içerisinde birçok madde olmasına karşın en öne çıkan unsur, Rus gazı ithalatındaki kaybın önemli bir kısmının Amerikan LNG’si ile telafisiydi.
Dile kolay. Yüzlerce LNG kargosu. Ne var ki, Almanya gibi birçok ülkenin LNG ithal edebilecek bir tesisi yoktu. Harıl harıl LNG ithalat tesisleri yapılmaya başlandı. Almanya’daki azılı çevrecilerin bile tüm bu gelişmeleri gözlerini kapatarak izlemesi hayrete şayandı. Hal böyleyken AB LNG ithalat kapasitesi 2021-2024 yılları arasında %29 artış kaydetti. Bu artışın önümüzdeki yıllarda devam etmesi bekleniyor: Öyle ki, 2030 yılına vardığımızda 2021-2030 arasındaki AB LNG ithalat kapasitesindeki artış %50’den fazla olmuş olacak. Ancak şunu da belirtmek gerekirdi bu tesislerin kapasite kullanım oranları geçmişe oranlara daha düşük seviyelerde kalacak. 2024 yılında AB LNG terminalleri ortalama kapasite kullanım oranı %42 idi. 2023 yılında bu oran %58 civarındaydı. Ne kadar ekmek o kadar köfte hesabına uymuyor yani.
AB ülkelerine LNG kargolara yağmaya başlayınca Rusya’nın AB doğal gaz ithalatındaki (boru gazı artı LNG) payı geçen sene %18’in altına indi. AB’nin Rusya’dan LNG olarak ithal ettiği gaz miktarının geçen sene zirve yaptığını bir kenara bırakalım. Ursula ablayı kızdırmayalım. Eğer AB şu sıralarda çok dile getirilen Rus LNG’sine ambargo getirirse Rusya’nın AB gaz ithalatındaki payı %5’e kadar düşecek. Çünkü AB, Rus gazını sadece TürkAkım üzerinden alıyor olacak. Devran ne gösterir bilinmez. Ortada Trump faktörü var; bir bakmışsınız AB tekrar Rusya’dan Kuzey Akım-2 veya Ukrayna üzerinden boru gazı almaya başlamış.
Nihayetinde AB, Rus gazına olan bağımlılığımı azaltacağım derken Amerikan LNG’sine olan bağımlılığını arttırmış oldu. Geçen sene AB doğal gaz ithalatının %41’ini LNG oluşturdu. Toplam LNG ithalatının yarısından fazlası Amerikan LNG’siydi. Hani şu iftiharla bahsedilen özgürlük molekülü.
Bu sene eğer jeopolitik cenahta bir değişiklik olmaz ise bu sene AB Ukrayna transitinden kaybedilen miktarı telafi etmek ve stokları doldurmak için LNG piyasasına yüklenecek. Ortalıkta dolaşan tahminler değişiklik göstermekle birlikte muhtemelen AB bu sene LNG ithalatını 35-40 bcm civarında arttırmak zorunda kalacak. Tabi ki bunun çoğunu ABD LNG’si karşılayacak. Tevekkeli değil bir çok kişi Rusya-Ukrayna savaşının kazananları listesinde ABD LNG’sini en üst sıralarda tutuyor. Hele de Rusya’nın LNG sıvılaştırma kapasitesini geliştirememesi ve LNG ihracatını arttıramaması için getirilen yaptırımlar göz önüne alındığında. Şunu da anti parantez belirtmekte fayda var ki yaptırım altındaki LNG kapasitesi Rusya’nın toplam LNG kapasitesinin dörtte birini kapsıyor. Buna yaptırım altında olmayan Yamal LNG tesisiyle ilişkili buzkıran tankerleri de dahil edildiğinde Rus LNG sektörünün ümüğünün sıkılması arzusu bariz bir şekilde kendini gösteriyor.
Asya piyasasında özellikle Çin’in artan LNG ithalatı yanında küresel LNG kapasitesi ile LNG talebi arasındaki farkın çok dar bir bant arasında kalacağı göz önünde tutulduğunda bu sene AB’nin LNG kargolarını kendi piyasasına çekmek için prim ödemek zorunda kalacağını söylemek pek abes kaçmaz herhalde. Yani TTF gaz fiyatı JKM ve petrol endeksli fiyatların oldukça üstünde seyredebilir. Nede olsa spot piyasa parayı verenin düdüğü çaldığı bir piyasadır.
Küresel LNG piyasasından AB doğal gaz piyasasına girerek bu makaleyi nasılsa uzatmışken Türkiye hakkında da bir kaç kelam edeyim.
Türkiye, Avrupa’nın en büyük LNG ithalatçıları sıralamasında 2024 yılında beşinci sırada yer aldı. Geçtiğimiz iki aydır birincilik konusunda Fransa ile kapışıyoruz. 2024 Aralık ayında birinciydik, 2025 Ocak ayında ikinci.
Avrupa gazlaştırma kapasitesi sıralamasında ise İspanya’dan sonra halihazırda ikinci sırada bulunuyoruz.
Halen uzun vadeli bir alım satım anlaşmamızın olmadığı ABD’deki tesislerden alım yapan ülkeler sıralamasında 2024 yılında onuncu sırada yer aldık.
Diyeceğim o ki, küresel LNG sektörü hızla büyümeye devam ediyor ve yakın gelecekte pek de hız keseceği yok. Bir iki sene daha sıkıntılı geçebilecek bir süreçten sonra sektör bolluğa erecek gibi gözüküyor. Bu bolluğu darlık mı izleyecek tahmin etmek şimdilik güç.
Bu yazıyı kafanızı meşgul edecek bir soru ve bir temenniyle bitireyim yoksa biteceği yok.
Sorum şu: siz bir LNG alıcısı olsaydınız nasıl bir strateji izlerdiniz? Spot piyasaya mı sarılırdınız yoka kısa, orta veya uzun vadeli mi bir kontrat yapardınız? Eğer böyle bir kontrat yapsaydınız nasıl bir fiyat mekanizmasına imza atardınız? TTF vesaire bazlı, petrol endeksli, yoksa hibrid? Nihai teslim yeri belirtilen bir kontrata imza atar mıydınız?
Temenniye gelince; Umarım ülkemiz küresel LNG piyasasında gittikçe önemi artan aktif oyunculardan biri haline gelir ve ülkemizin bir şirketi Dünya’nın en büyük LNG şirketi sıralamasında bir gün yerini alır.
Kalın sağlıcakla.