KPMG’nin yayımladığı “Havacılıkta Alternatif Yakıtların Evrimi” raporuna göre 2023 yılında 1,3 milyar galon (yaklaşık 5 milyar litre) olan küresel sürdürülebilir havacılık yakıtlarının (SAF) kapasitesinin 2030 yılına kadar yaklaşık 6 milyar galona (yaklaşık 23 milyar litre) ulaşması bekleniyor. Havacılık sektörünün potansiyelini, alternatif yakıtlara ne kadar hazırlıklı olduğunu ve SAF’ın yaygınlaşmasının önündeki engelleri detaylı bir şekilde ele alan raporda şirketlere SAF yakıtlarının kullanımı konusunda stratejik önerilerde de bulunuluyor.
Havacılık sektörü, 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmak için büyük zorluklarla karşı karşıya olsa da bu yolda önemli ilerlemeler kaydediyor. KPMG’nin havacılık sektörünün daha sürdürülebilir bir endüstriye dönüşümü için yeni teknolojilerden nasıl yararlandığını ortaya koyan “Havacılıkta Alternatif Yakıtların Evrimi” raporu da sürdürülebilir havacılık yakıtlarının (SAF) kullanımının arttığını ortaya koyuyor. Rapora göre 2023 yılında 1,3 milyar galon (yaklaşık 5 milyar litre) olan küresel SAF kapasitesinin 2030 yılına kadar yaklaşık 6 milyar galona (yaklaşık 23 milyar litre) ulaşması bekleniyor. Ancak, günümüzde yaşam döngüsünde karbon içeriğinin düşük olduğu, uygun maliyetli, güvenli ve yüksek performanslı alternatif havacılık yakıtlarının sınırlı olması nedeniyle sektör ciddi kısıtlamalarla da karşı karşıya kalıyor.
Havacılık sektörü küresel enerji kaynaklı sera gazı (GHG) emisyonlarının yalnızca yüzde 2’sinden biraz fazlasını oluştursa da küresel nüfus arttıkça hava taşımacılığı da hızla büyümeye devam ediyor. Bu da mevcut senaryolar altında, gezegenimizin 2050 yılına kadar görebileceği 1,5°C sıcaklık artışının yüzde 10’na bu sektörün neden olabileceği anlamına geliyor.
Diğer yandan hava taşımacılığı, hacim olarak dünya ticaretinin yalnızca yüzde 1’ini temsil etse de 2024 yılında beklenen çift haneli büyüme ile sektörün büyümeye devam etmesi bekleniyor. Değerli yüksek ve daha çabuk bozulabilen ürünler için deniz taşımacılığı yerine havayı taşımacılığının kullanımı daha fazla tercih ediliyor. Rapora göre tüm bunlar bir araya geldiğinde, havacılık sektörü daha sürdürülebilir hale gelmek için büyük bir baskı altına da giriyor.
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan KPMG Türkiye Enerji Sektörü Lideri Hakan Demirelli, “Önümüzdeki yirmi yıl, havacılık sektörüne daha sürdürülebilir bir gelecek inşa etmesi için büyük fırsatlar sunabilir. Sektör, SAF’ın yaygınlaşmasına öncelik vererek ve bu süreci hızlandırarak çevresel ayak izini azaltabilir, operasyonel verimliliğini artırabilir ve bu geçişle birlikte ortaya çıkacak fırsatlardan yararlanmak üzere kendini konumlandırabilir. Havacılık, AR-GE süreçlerinin uzun süreçleri göz önüne alındığında uzun planlı yatırımların yapılması gereken bir alan. Bu nedenle sektörde faaliyet gösteren şirketlerin sürdürülebilir yakıtlar konusunda en az 10 yıllık dönemde neler yapacaklarının kararını geç olmadan bugünden vermeleri gerekiyor. Hazırladığımız bu rapor, havacılık sektöründeki liderler ve paydaşları için alternatif yakıtlar hakkında eyleme geçebilecekleri verilerin ayrıntılı bir analizini sunuyor. Havacılık şirketleri, raporumuzun detaylı bilgilerinden faydalanarak sürdürülebilir yakıtlara geçişin önündeki zorlukları aşabilir, süreci başarılı bir şekilde yönetebilirler ve böylelikle ilgili riskleri azaltarak gelecekti güçlü konumlarının temelini bugünden atabilirler.” dedi.
SAF kullanımı için stratejik öneriler
Havacılık sektörünün potansiyelini, alternatif yakıtlara ne kadar hazırlıklı olduğunu ve SAF’ın yaygınlaşmasının önündeki engelleri detaylı bir şekilde ele alan raporda şirketlere SAF yakıtlarının kullanımı konusunda stratejik önerilerde de bulunuluyor.
• SAF teknolojinin ekosistemini anlayın: Havacılık yakıtları alanında ortaya çıkan yeni teknolojilerin anlaşılması, şirketlerin maliyetlerini azaltmaları için en iyi potansiyeli sunan üretim yollarına uyum sağlaması açısından önemlidir.
• Daha ilerici finansal stratejiler geliştirin: Havacılık sektöründe net sıfıra, havacılık tedarik zincirine ek maliyetler getirmeden ulaşılamaz. Bu durum, zaten düşük marjlı olan bir endüstride ciddi maliyet baskılarına neden olacağından net sıfır hedeflerine ulaşmanın artan maliyetini karşılamak için artık sektöre yeni yatırımlar çekmek önem taşıyor.
• Politika ve mevzuat teşviklerinden yararlanın: Şirketlerin, mevcut finansal desteklerden yararlanırken SAF geliştirme ve dağıtımını destekleyen, uyumluluğu sağlayan devlet teşvikleri, sübvansiyonlar ve düzenleyici çerçevelerden de yararlanmaya hazır olmaları gerekiyor.
• Stratejik ittifaklar kurun: Havacılık sektörünün net sıfıra ulaşması için gereken yollar, sektörün farklı bölümleri için farklı görünen ancak aslında birbiriyle bağlantılı zorluklar ve fırsatlar bütünüdür. Bu nedenle şirketler ister SAF üretimine doğrudan yatırım yaparak ister yakıt tedarikçileri ve distribütörleriyle ortaklıklar kurarak ya da her ikisini birden gerçekleştirerek SAF’ı işlerine en etkili rotayı belirleyerek dâhil etmeliler.
• Tüketicilerde farkındalığını artırın: Eğer havacılık sektörü, emisyonları azaltma konusunda ciddiyse havayolu yolcularının da bunun maliyetinin ve sorumluluğunun bir kısmını üstlenmesi gerebileceğini aktarmalılar. Şirketlerin bunun için SAF kullanımının çevresel faydalarını yolculara, yatırımcılara ve düzenleyici kurumlara anlatması gerekiyor.