Küresel istikrarsızlığın ve öngörülemezliğin artarak devam ettiği bir dönemde, enerji hatlarının güvenliği bakımından Ankara, Bakü ve Aşkabat’ın ortak duruşu önem taşıyor. Türkiye, Avrupa’nın hızlı enerji çeşitlendirme çabalarına uyum sağlarken bölgede önemli bir enerji oyuncusu olmaya hazırlanıyor. Ancak, bir enerji geçiş merkezine dönüşebilmesi için önce kendi ithalatını çeşitlendirmesi gerekiyor. Türkmenistan, Avrupa’nın Rus gazındaki kaybını telafi edecek kadar arza sahip, bu nedenle Rusya’nın enerji hakimiyetine meydan okuyacak kadar güçlü. Ancak rezervlerinde tahmini 13,6 trilyon metreküp gaz olsa bile, Batı Hazar’a verimli bir geçiş olmadan Avrupa, Türkmenistan’ın gaz sahalarına ulaşamıyor. Dünyanın dördüncü büyük doğal gaz rezervlerinin üzerinde olan ve denize erişimi olmayan Türkmenistan, küresel pazarlara satış rotalarını çeşitlendirmeye çalışıyor. Şu anda, Rusya, İran ve Çin’e boru hattı gazı satabiliyor.
Türkmenistan için öncelikli doğal gaz ihracat rotalarından biri Rusya olmuştur. Ancak, Gazprom’un 2008’de üzerinde anlaşılan petrol bağlantılı fiyat formülünün revize edilmesini talep etmesi ve daha sonra Türkmenistan’dan gaz tedarikini kesmesi üzerine Rusya ile yaşanan gaz anlaşmazlıkları ülke ekonomisini sert bir şekilde etkiledi. Sadece 2019’da Gazprom, Türkmenistan’dan yılda 5,5 milyar metreküp gaz ithal etmek için beş yıllık bir sözleşme imzaladı. Şimdiye kadar, Çin ve Rus pazarlarına olan yüksek bağımlılık Türkmenistan için “Aşil topuğu” oldu. Türkmenistan yaklaşık 13,6 trilyon metreküp kanıtlanmış gaz rezervine sahip ve 80 milyar metreküp gaz üretiyor. Bunun 36,7 milyar metreküpünü yurt içinde tüketiyor, 31,5 milyar metreküpünü Çin’e ve 10,5 milyar metreküpünü Rusya’ya ihraç ediyor. Düzenli olmamakla beraber bazen 10 milyar metreküpünü de İran’a gönderiyor. Türkiye, Türkmen gazını Avrupa’ya transferi için önemli bir merkezdir. Ancak asıl merak konusu, Türkmenistan’ın gaz bolluğunu Avrupa pazarlarına taşıyacak olan uzun zamandır benimsenen boru hattı fikrinin, uzun yıllar süren başarısız girişimler ve belirsizlikten sonra nihayet meyve verip vermeyeceğidir.
Hazar ötesi diyalog doğalgazın sahadan ihracat pazarlarına ulaştırılması için gerekli altyapının geliştirilmesinde daha yakın bir iş birliğini gerektirecektir ama imkânsız değildir. Bugün değil aslında 1990’lardan beri var olan bu fikir, başta Rusya ve İran olmak üzere bölgesel güçler tarafından, Batı çıkarlarını bu bölgeye getireceği, Avrupa’nın Rusya’ya olan enerji bağımlılığını ortadan kaldıracağı ve Aşkabat’ın nüfuzunu artıracağı düşünüldüğü için güçlü bir şüpheyle karşılanmıştır veya defalarca engellenmiştir. Dünyada değişen paradigmalar Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan için bunu her zamankinden daha çok mümkün kılıyor. Rusya -Ukrayna ve İsrail Filistin savaşı Avrupa’nın Amerikan LNG ithalatına bağımlı olmasına neden oldu. Bu nedenle Rusya için Avrupa’nın Türkmenistan’a yeniden yönelme olasılığı artık daha az kötü görünebilir. Aynı zamanda, Tahran da bu bakış açısına olumlu bakabilir, çünkü Aşkabat ile yapılan takas anlaşmaları, İslam Cumhuriyeti’nin ağır yaptırımlara tabi enerji sektörünün karlarını artırmasını sağladı.
Yukarıda belirtilen tüm gerçekler, Türkmenistan’ın ihracat rotalarını çeşitlendirmesini gerekli hale getiriyor. Azerbaycan’da eskiden “Kyapaz” ve Türkmenistan’da “Sardar” olarak bilinen, iki ülke arasındaki deniz sınırındaki saha, iki ülkenin Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını kazanmasından bu yana uzun yıllar anlaşmazlık konusu olmuştur. Ancak Türk Devletleri enerji alanındaki fırsat ve riskleri ortak çıkarlar temelinde ve bütüncül bir stratejiyle ele almak durumundadır. TANAP’ın kapasitesinin genişletilmesi ve Hazar doğal gazının Türkiye’ye ve Avrupa’ya aktarılması bu stratejinin önemli unsurlarından biridir. Bu minvalde Türkiye ve Azerbaycan Sayıştayları arasında Iğdır-Nahçıvan Doğal Gaz Boru Hattı İnşaatı Uygulama Projesi’nin Paralel Denetimi için 29 Nisan’da bir toplantı düzenlendi. Anlaşmanın bir kapasite artırımını da kapsadığı bildirilerek “TANAP ve Güney Kafkasya doğal gaz boru hatlarının kapasitesinin arttırılması konusu da 2030 ve ötesi de ele alındı. Özellikle Hazar kaynaklarının, Türkiye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya daha fazla gaz arzını sağlamak üzere Bulgaristan ve Yunanistan’daki bağlantı kapasitelerinin genişletilmesi hususunda ortak çalışmaları birlikte yürütecekleri vurgulandı. Nahçıvan’a Türkiye üzerinden doğal gaz arzı sağlamak için yürütülen Iğdır-Nahçıvan DGBH Projesi’nde iki ülke iş birliğinin güçlendirilmesi adına önemli bir aşama kaydedildi. Devam eden çalışmalar kapsamında, iki ülke Sayıştayları arasında iş birliğini güçlendirmek ve ortak bir denetim projesini gerçekleştirmek amacıyla Türkiye ve Azerbaycan Sayıştayları, Iğdır-Nahçıvan DGBH İnşaatı Uygulama Projesi Paralel Denetimi Açılış Toplantısı düzenlendi.
Iğdır’ın Aralık ilçesinde bulunan Iğdır Nahçıvan DGBH Projesi şantiyesinde gerçekleştirilen toplantı esnasında Sayıştay Başkanlığı ve Azerbaycan Sayıştayı arasında daha önce imzalanmış olan Mutabakat Zaptı çerçevesinde; Azerbaycan ve Türkiye Sayıştayları, Iğdır-Nahçıvan DGBH Uygulama Projesi yapım işinin denetimi için iş birliği yapılması hususunda mutabık kaldı. Türkmenistan’dan Türkiye’ye Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden doğal gaz taşınması konusunda anlaşmaya varıldı. Bu anlaşma Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar tarafından duyuruldu. Türkmenistan Günlükleri’nin haberine göre, Bayraktar, 14 Mayıs’ta İstanbul’da Azerbaycan Ekonomi Bakanı Mikail Cabbarov ile bir araya geldi ve ardından taraflar arasında birkaç doğalgaz boru hattının kapasitesinin artırılmasına ilişkin anlaşma imzalandı. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, anlaşmanın Azerbaycan ve Hazar bölgesinden ek hacimlerde doğalgazın 2030 yılına kadar Türkiye ve Avrupa’ya iletilmesini sağlayacağını, ancak kesin miktarların henüz açıklanmadığını belirtti. Bayraktar, gazın Türkmenistan’dan Azerbaycan’a nasıl teslim edileceğini açıklamadı. Şu anda, hammaddelerin doğrudan teslimatına izin verecek olan Hazar ötesi gaz boru hattının inşasında herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Büyük olasılıkla İran üzerinden tedarik takası planı da olabilir. Çünkü Türkmenistan, 2022’den 2024’e kadar Azerbaycan’a gaz ihraç etti. Ancak Ocak 2024’te, Aşkabat ve Bakü’nün gaz hacmi ve fiyatı konusunda anlaşamaması nedeniyle ihracat askıya alındı. O zamandan beri, tarafların hiçbiri tedariklerin yeniden başladığını bildirmedi. Bazı uzmanlar, Azerbaycan’ın Türkmen gazını kendi gazıyla karıştırarak Avrupa’ya yeniden ihraç ettiğine ve alımların durdurulmasının nedeninin, Avrupa pazarındaki gaz fiyatlarının düşmesi ve bunun Bakü için yeniden satışını kârsız hale getirdiğine inanıyor ve özellikle bu perspektiften bakıldığında Hazar ötesi diyalog için İran’ın kendi menfaatleri doğrultusunda köstek olmayacağı bir diplomasi süreci olabilir. Hatta B seçeneği olarak belki de C seçeneği olarak İran karşımıza çıkabilir. İran’da mevcut yönetimin değişmesiyle birlikte yeni hükümetin stratejisini izleyip hep birlikte göreceğiz.
Azerbaycan, 2027 yılı sonuna kadar Avrupa’ya yıllık gaz arzını neredeyse iki katına çıkararak 20 milyar metreküpe çıkarma sözünü defalarca kez verdi. Bir diğer ciddiyetini koruyan anlaşma ise Socar ve Botaş’ın, Ermenistan tarafından ülkenin geri kalanından ayrılmış olan Azerbaycan topraklarına doğal gaz ulaştırılması konusunda iş birliği yapması öngörülüyor. Ankara’nın hedefinde ise bu yılın ilerleyen dönemlerinde yılda 500 milyon metreküp doğalgazı Nahçıvan’a taşıma kapasitesine sahip 85 kilometrelik Iğdır-Nahçıvan doğalgaz boru hattını hizmete alması var. Aslında tüm başarılar ve başarısızlıklar kabullenerek yeniden atılan adımların bir başka hayal kırıklığı olmaması için var olan diyalog geliştirilmelidir. Ancak Türk devletlerinin istikrarlı davranması ve kendi güçlerinin farkında olması başarıyı mümkün kılacaktır. Ve bu bir hayal değildir.