Somali, 1960 yılında İngiltere ve İtalya’dan bağımsızlığını kazandı. Daha doğrusu, “İngiliz Somalisi” olarak adlandırılan Somaliland, 26 Haziran 1960’ta elde ettiği bağımsızlığın ardından 1 Temmuz 1960’ta “İtalyan Somalisi” olarak adlandırılan bugünkü Somali’nin bağımsızlını ilan etmesi sonrası Somali ile birleşme kararı aldı ve Somali Cumhuriyeti kuruldu. 1969 yılında Tümgeneral Muhammed Siad Barre, askeri darbeyle ülkede iktidarı ele geçirdi ve Sosyalist Somali Demokratik Cumhuriyeti’ni kurdu. Barre, 1979 yılında uygulamaya koyduğu yeni anayasa ile kendisine sınırsız yetkiler tanıdı ve ülkeyi karanlığa sürükledi.
Barre rejimine karşı çeşitli dönemlerde düzenlenen muhalif eylemler zamanla büyüdü ve silahlı çatışmaya dönüştü. Çatışmaların şiddetlenmesi sonucunda Barre, 1991 yılında ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Ama ne var ki, muhalif gruplar ülke yönetimi konusunda anlaşamadı ve silahlarını birbirlerine çevirdi. Böylece ülkede iç savaş başladı. Dahası, aynı zamana denk gelen kuraklık ülkede büyük bir açlık felaketinin ortaya çıkmasına neden oldu.
İç savaşın başlamasının ardından Somaliland, Somali’den ayrılarak 1991’de tek taraflı bağımsızlığını ilan etti. Ancak bu adım Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği de dahil olmak üzere uluslararası toplum tarafından tanınmadı.
2012 yılına kadar Somali’de etkin bir merkezi hükümet kurulamadı. Nihayetinde, Temmuz 2012’de 20 yılı aşkın aradan sonra ilk defa Somali Parlamentosu Mogadişu’da toplandı, ve akabinde Ağustos 2012 tarihinde Somali Federal Hükümeti Geçici Anayasası kabul edildi. Bir ay sonra meclis ilk Cumhurbaşkanını seçti.
TÜRKİYE-SOMALİ İLİŞKİLERİ
Türkiye, Afrika ülkeleriyle ilişkilerini artırarak güçlendirmekte ve kurumsallaştırmaktadır. Dışişleri Bakanlığımızın web sitesinde yer alan bilgilere göre 2002 yılında Afrika’da sadece 12 Büyükelçiliğimiz bulunurken bu sayı 2022 yılında 44’e yükselmiştir. Öte yandan, 2008 yılının başında 10 olan Ankara’daki Afrika Büyükelçiliklerinin sayısı 38’e çıkmıştır. TİKA, AFAD, THY gibi birçok kurumla kıtadaki faaliyetler yaygınlaştırılmaktadır. Türkiye ile Afrika arasında güçlenen ilişkiler ticarete de yansımış ve Afrika Kıtası’yla toplam ticaretimiz hızla artmıştır.
Afrika’nın doğusuna açılan kapı olarak görülebilecek Somali, Türkiye’nin Afrika politikasının merkezinde yer almıştır demek yanlış olmaz herhalde.
Ağustos 2011’de, o sırada hala başbakan olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan beraberinde kalabalık bir heyetle birlikte Somali’yi ziyaret etti. Ülkenin kıtlıkla mücadelesine destek sözü veren ve ziyaret vesilesiyle Türkiye’nin Mogadişu Büyükelçiliğinin açılışını yapan Erdoğan’ın ziyaretine Türkiye tarihinin en büyük insani yardımı eşlik etti. Akabinde iki ülke arasındaki ilişkiler birçok alana yayılarak gelişti.
Hâlihazırda, Somali’nin başkenti Mogadişu, Eylül 2017’de açılan Türkiye’nin yurtdışındaki en büyük askeri üssüne (TURKSOM) ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye’nin Mogadişu Büyükelçiliği ise dünyanın en büyük Türk Büyükelçiliği unvanına sahiptir. Aradan gecen zaman içinde iki ülke arasındaki ilişkiler hızla ivmelendi.
Türkiye, Şubat 2024’te Somali ile geniş kapsamlı Savunma ve Ekonomik İş Birliği Çerçeve Anlaşması imzaladı. Atlantic Council dahil birçok yerde yayınlanan makale ve haberlere göre bu anlaşma, Türkiye’nin Somali münhasır ekonomik bölgesindeki faaliyetlerden elde edilen gelirin yüzde 30’unu almasını sağlıyormuş. Bunun ne demek olduğunu ben anlamadım. Balıkçıktan elde edilen gelir mi yoksa ileride üretilebilecek petrol ve gaz da dahil mi? Bilen, anlayanınız varsa bana anlatabilirse çok sevinirim.
Her neyse, söz konusu anlaşmanın neden geniş kapsamlı tutulduğunu anlamak için bir ay geriye gitmek gerekir. Ocak 2024’te Etiyopya, ayrılıkçı Somaliland Cumhuriyeti ile bir mutabakat zaptı imzalayarak tartışmalı bir adım atmıştı. Bu anlaşmaya göre Etiyopya, Somaliland’ı bağımsız bir ülke olarak tanıması karşılığında Somaliland’ın Kızıldeniz kıyısındaki Berbera limanını kiralayacak ve böylece Kızıldeniz’e erişim sağlayacaktı. Somali federal hükümeti bu anlaşmayı kınadı. Yasadışı olarak nitelediği anlaşmanın Somali’nin bütünlüğü ve birliği için bir tehdit oluşturduğunu ifade etti. Akabinde, Somali, olası Etiyopya tehdidine karşı kendini korumak için Türkiye ile bahsi geçen savunma ve ekonomik anlaşmasını imzaladı.
Somali derken Etiyopya ve ayrılıkçı Somaliland’a girdik. Birazdan Genel Energy de dahil olacak. Ne alaka demeyin. Okumaya devan edin.
SOMALİ-ETİYOPYA EKSENİNDE GENEL ENERGY
Somali ile Etiyopya arasında arabuluculuk yapabilecek birkaç ülke var. Bunlardan biri olan Türkiye’nin ne yapacağı merak konusu. Eğer Türkiye, Etiyopya’nın Kızıldeniz’e erişimini engellemek için çalışır ise Türkiye-Etiyopya ilişkileri bozulabilir. (Çin’den sonra Etiyopya’daki en büyük ikinci yatırımcının Türkiye olduğu söyleniyor.) Etiyopya’yı destekleyen bir tavır alırsa ayrılıkçı Somaliland’in ekmeğine yağ sürmüş olur ama Somali ile arası bozulur.
Türkiye’yi bekleyen bir başka sınav, yakın gelecekte Genel Energy’nin Somaliland ile Somali Merkez hükümeti arasında alevlendireceği problemde takınacağı tavırdır.
Genel Energy, Agustos 2012’de Somaliland’da karada iki parselde arama yapmak için lisans almıştı. Kasım 2012’de yine karada, üç parseli kapsayan Odewayne üretim paylaşım anlaşmasının yarısını edindi.
Aralık 2022’de Somali Petrol Bakanlığı, Genel Enerji’nin ayrılıkçı Somaliland bölgesindeki petrol arama haklarının yasadışı olduğunu belirtmişti. Takan olmadı. Genel Enerji 2023 yılından beridir SL10B13 parselinde açacağı Toosan-1 adı verilen kuyunun hazırlığını yapıyor. Bazı kaynaklara göre gecikmenin nedeni Genel Energy’nin kuyu açma işlemleri başlamadan önce parsele ortak alma isteğidir. Söz konusu parselin, Berbera limanina yaklaşık 150 kilometre uzaklıkta olduğunu burada belirtmekte fayda var.
Kaynak: Genel Energy
Türkiye’nin Etiyopya ve Somali ile doğrudan karşı karşıya kalmaması için muhtemel çözümlerden biri Etiyopya-Somaliland anlaşmasını bir şekilde Somali federal hükümeti üzerinden ekonomik amaçlı bir liman kiralama düzlemine çekmektir. Hadi o konuyu hallettiler diyelim, Genel Energy olayı ne olacak? Türkiye nasıl tavır takınacak dersiniz
KÜRESEL PETROL VE GAZ ARAMACILIĞININ İŞGAL ETMEDIĞI SON KALELERDEN BİRİ OLARAK SOMALİ
Afrika anakarasındaki en uzun kıyı şeridine (3000 km’nin üzerinde) sahip olan Somali’de bugüne kadar petrol ve gaz aramacılığı yapılmamıştır. Yalnızca denizlerde değil, karada da. Yukarıda bahsettiğim üzere toprak Üstü nedenlerden ötürü.
Somali’de petrol ve gaz aramacılığının tarihi 1956 yılına kadar iner. O zamanlarda aramalar karada yoğunlaşmıştı. Faaliyet gösteren şirketler yıldızlar geçidi gibi. Chevron, Eni, Exxon, Shell gibi devler bunlardan bazıları. Ancak, ülkede iç savaşın çıkmasıyla beraber tüm şirketler faaliyetlerini sona erdirdi veya askıya aldı. Yani, yaklaşık 20 yıl boyunca ülkede petrol ve gaz aramacılığı durdu.
Ülkede istikrar ışıklarının alındığı 2014 ve 2015 yıllarında petrol ve gaz aramacılığı tekrar hareketlendi ve sismik çalışmalar yapılmaya başlandı. Norveçli şirket TSG 2014 yılında 15 parseli kapsayan iki boyutlu sismik araştırmasını 2015 yılında Spektrum şirketinin yaptığı iki boyutlu bir başka sismik araştırma takip etmiştir.
Somali hükümeti 2020 yılında petrol kanununu çıkardı. 2022 yılında denizlerde petrol ve gaz aramacılığı ihalesini düzenleyen yasal konular da halledilince Somali denizlerde ilk petrol ve gaz arama ihalesini açtı.
Somali’nin denizlerdeki petrol ve gaz potansiyelinin 30 milyar ile 100 milyar varil petrol eşdeğeri arasında olduğu tahmin ediliyor. Genelde hep 30 milyar varil rakamının telaffuz edildiğini görürsünüz ama her hâlükârda, yapılan bu tahminlere balık gibi atlamamak gerekir.
Potansiyel konusunda gözleri kamaştıran rakamlar havada uçuşurken ülkede karada ve denizde bugüne kadar kaç tane kuyu açılmış sorusuna doğru dürüst bir cevap bulamazsınız. Çünkü iç savaş sırasında kayıtlar yok oldu. Somali dışındaki eski kayıtlarda benim bugüne kadar gördüğüm en büyük şayi kara ve deniz dahil olmak üzere 100’un altında. Yani oldukça düşük. Ülkede bugüne kadar ticari miktarda petrol veya gaz içeren bir saha keşfedilmedi.
Amma velakin, petrol ve gaz kaynaklarına ait beklentiler aramacılığın başladığı zamanlardaki gibi bugün de yüksek. Doğru dürüst tarama ve arama yapılmadığından. Buna rağmen ne deniz ne de kara alanları eskiden olduğu gibi uluslararası dev şirketlerin henüz ilgisini çekebilmiş değil.
Bugüne kadar potansiyelin yüksek olduğu tahmin edilen Somali kıyılarında birkaç petrol ve gaz arama anlaşması imzalanmıştır. 1988 yılında Shell ve Exxon ortaklığı ile imzalanan 5 parseli içeren imtiyaz anlaşması halen uykuda olmasına rağmen geçerliliğini sürdürmektedir. Ekim 2022’de Somali, bir Amerikan şirketi olan Coastline Exploration ile 7 parsel için üretim paylaşımı anlaşması imzaladı. Şirket hakkında çeşitli şaibelerin çıkması yüzünden bir süre rölantide bırakılan anlaşma daha sonra onaylandı.
Mart 2024’te, bir başka Amerikan şirketi Liberty Petroleum’un yan şirketi olan PetroQuest Africa Corporation, Somali Federal Hükümeti ile 3 parsel için üretim paylaşım anlaşması imzaladı.
Kaynak: libertypetroleumcorporation.com
TÜRKİYE SOMALİ’DE PETROL VE DOĞALGAZ ARAYACAK
Mart 2024’te dikkat çeken diğer bir konu da Somali ile Türkiye arasında denizlerde petrol ve gaz arama ve üretim konusunda bir iş birliği anlaşması imzalanmasıydı. Bu anlaşma Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Somali Petrol ve Maden Kaynakları Bakanının Temmuz 2024’te Somali açıklarında 3 parsel için üretim paylaşım anlaşması imzalanması ile somutlaştı. Medyada yer alan haberlere göre parsellerin ikisi kıyıdan yaklaşık 50 kilometre, diğeri ise kıyıdan 100 kilometre uzaklıktaymış. (Parsellerin numaraları yok mu? Harita üstünde gösteren oldu mu?).
Oruç Reis gemisinin yakın bir zamanda bölgeye giderek sismik araştırmalara başlaması bekleniyor. Eğer aceleye getirilmez ise birkaç yıl içinde bu parsellerden umarız güzel sürprizler alırız.
Somali ile Türkiye arasındaki petrol aramacılığına ilişkin anlaşma, iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin güçlendirilmesine ve Türkiye’nin siyasi ve ekonomik açıdan bölgedeki etkisinin artmasına yardımcı olacaktır. Diğer yandan, Türkiye’nin yurtdışında açık deniz arama, geliştirme ve üretme projelerine dahil olması yönünde stratejik bir adımdır.
Yakın gelecekte gerek Somali içindeki ayrılıkçılarla gerekse Somali’nin komşularıyla karşı karşıya kalacağı sorunlarda Türkiye’nin izleyeceği tutum ve Somali ile olan ilişkisinin başarısı, Türkiye’yi Afrika kıtası ile daha geniş bir etkileşime geçmeye motive edebilir. Böylece, kıtanın değişen jeopolitiği üzerinde daha etkin, derin ve kalıcı bir etkiye sahip olması sağlanarak Türkiye’nin Afrika’da uzun vadeli bir güç olarak damgasını vurmasının yolu açılabilir. Çünkü bir çok konuda gelecek Afrika’da yatıyor!
Kalın sağlıcakla…