Geçmişten bu yana ulusal basının özel ilgi odağı olan ‘akaryakıt kaçakçılığı’ haberleri, Kasım ayı içinde yine manşetleri süsledi. Vergi yüzsüzleri listesinin açıklanması ve UTTS’ye ilişkin gelişmeler bağlamından koparılarak verilirken, Türkiye’nin gözbebeği koca bir sektör, tüm unsurlarıyla töhmet altında bırakıldı.
Birçoğu şu anda faaliyet bile göstermeyen, adı sanı duyulmamış bazı firmaların geçmiş yıllardaki açıklardan faydalanarak ithalat işlemlerinde beyan ettikleri ancak ödemedikleri ÖTV borçlarını bütün sektörün üzerine yıkan manşet ve başlıklar, akaryakıt sektörünü derinden yaraladı. Aynı şekilde, farklı plaka girilerek, ticari gider olarak gösterilmemesi gereken akaryakıt harcamalarının, gider olarak gösterilmesini engellemeyi hedefleyen Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi de sanki ‘Akaryakıt sektöründeki kaçakçılığa’ ilişkin bir düzenleme olarak lanse edildi. Konuya tam hakim olmadan, bir tık fazla okunma, birkaç fazla gazete satma kaygısıyla yapılan bu haberler bağlamından koparıldı, çamur at izi kalsın yaklaşımıyla verildi.
Türkiye akaryakıt ve LPG sektörleri, bugün 1,5-2 trilyon TL değerinde piyasa büyüklüğüne sahip, tüm vergi gelirlerinin yüzde 10’dan fazlasının tahsil edilmesine aracılık ederek adeta vergi tahsildarı gibi çalışıyorlar. Gerek yerli gerekse yabancı son derece saygın kurum ve kuruluşların faaliyet gösterdiği bu sektörler, yarattıkları istihdamla da ülke ekonomisine büyük katkı sağlıyorlar.
Tüm bunlar bir yana, başta EPDK ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olmak üzere, yıllardır başarıyla yapılan düzenlemeler ve uygulamalar nedeniyle, son derece kurallı ve disiplinli bir piyasa haline gelmiş durumdalar. Bugün Avrupa’nın hatta dünyanın belki de hiçbir ülkesinde olmayan birçok denetim sistemi bu sektörlerde başarıyla uygulanıyor. İstasyonlarda satılan her bir litre ürünün kaydı ve belgesi anında denetim kurumlarına ulaşıyor.
Akaryakıt kaçakçılığına ilişkin haberler her zaman ilgi çekici bulundu ve ses getirdi. Evet, geçmişte bu anlamda sektörümüzde büyük sorunlar yaşandı. Ancak günümüzde alınan tedbirlerle birlikte minimum seviyeye inmiş durumda. Şimdi yapılmak istenen, olayın vergisel boyutlarını çözmeye yönelik düzenlemeler. Bunlardan birisi de UTTS sistemi. UTTS sisteminin akaryakıt kaçakçılığı ile bir ilgisi yok. Ama konunun detaylarına hakim olmayan, buna rağmen sektörde faaliyet gösteren bir düzine dernek ve sendikanın görüşlerine başvurmadan haber yapan bazı basın yayın organları bilmeliler ki, bu şekilde davranarak sektörümüzün kurallı, disiplinli oyuncularının, sektörü disipline etmek için yıllardır büyük bir çaba sarf eden ve bunda da çok çok büyük oranda başarıya ulaşan EPDK’nın ve Enerji Bakanlığı’nın hakkını yemektedirler. ‘Vurun Abalıya’ misali başlıklar atılırken, bu hususlara özen gösterilmesi gerekir.
