Ülkemizde, hükümetlerin en kolay ve en çok aldığı vergi gelirlerinin, dolaylı vergilerden oluştuğu bilinmektedir. Dolaylı vergiler içerisindeki en önemli gelir kaynaklarından biri ise tabii ki, akaryakıttan alınan ÖTV ve KDV’dir. Bu nedenle de Hazine ve Maliye Bakanlığı, akaryakıt sektöründeki vergi kayıp kaçağını en asgari düzeyde tutmak amacıyla sürekli düzenlemeler yapmaktadır.
Akaryakıt sektöründeki vergi kayıp kaçağını ve sektördeki haksız rekabeti önlemek amacıyla yapılan en temel düzenlemeler; otomasyon sistemi, marker uygulaması ve bayilerde akaryakıt pompalarına entegre olarak kullanılan yeni nesil ödeme kaydedici yazar kasa cihazların kullanılmasıdır. Özellikle, akaryakıtın rafineride ikmalinden nihai tüketiciye satışına kadar her aşamada takibini sağlayan, kullanılan otomasyon sistemleri ve bu aşamaların her birinde ilgili kurumlara bildirim yapılmaktadır.
Diğer taraftan son dönemlerde, akaryakıt sektörüne yönelik yoğun vergi incelemeleri yürütülmekte ve bu incelemelere bağlı olarak, mükellefler için faaliyetin geçici olarak durdurulması ve lisans iptalleri gibi ağır sonuçlar doğabilmektedir.
Akaryakıt sektöründe yürütülmekte olan bu incelemelerin ilk çıkış noktası, Ocak 2021 yılında kamuoyunda ‘’silici’’ olarak bilinen operasyondur. Bu operasyon kapsamında 50 ilde eşzamanlı olarak akaryakıt dağıtıcı firması, akaryakıt bayi, akaryakıt istasyonu teknik destek firması ve otomasyon yazılım firması olmak üzere yaklaşık 200 noktada vergi müfettişleri ile gelir uzmanlarının katılımıyla aramalar yapılmış, mali nitelikli belgeler ile dijital materyallere el konulmuştur.
Bu operasyonlarda ele geçirilen belge ve materyaller üzerinde yapılan incelemeler neticesinde, bazı mükelleflerce akaryakıt satış verilerinin otomasyon sistemlerine müdahale edilerek silindiği belirlenmiştir. Bu durum, mevcut otomasyon sistemlerinin sektördeki kayıp kaçağı önlemekte tek başına yeterli olmadığını göstermiştir. Bunun üzerine sektöre yönelik daha sert yeni düzenlemeler yapılmıştır. Bunlar;
- 213. Sayılı Vergi Usul Kanununda Yapılan Değişiklikler,
- 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanununda Yapılan Değişikliklerdir.
213 Sayılı Vergi Usul Kanununda yapılan değişiklikler ile; kanunda vergi kaçakçılığı suçlarının düzenlendiği 359. Maddeye ‘’ç’’ bendi eklenmiştir. 30.04.2021 tarihinde yürürlüğe giren 359/ç bendi ile özetle; ödeme kaydedici cihaz, donanım ve sistemlere müdahale edilmesi suçunu işleyenlere 3 yıldan 8 yıla hapis cezası öngörülmüştür. Aynı kanunun 367. Maddesi ile, ‘’ç’’ bendinde yazılı suçların işlendiğinin inceleme sırasında tespiti halinde incelemenin tamamlanması beklenmeksizin, inceleme haricinde öğrenilmesi halinde ise incelemeye başlanmaksızın rapor düzenlenerek rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla birlikte Cumhuriyet başsavcılığına bildirimde bulunulacağı ve kamu davasının açılması için incelemenin tamamlanması şartı aranmayacağı hüküm altına alınmıştır.
5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanununda yapılan değişiklik ise, Petrol Piyasası Kanunu 20. maddesine g bendi eklenmiştir. Buna bent ile özetle; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinin;
*a-fıkrasındaki muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma,
*b- fıkrasındaki sahte belge düzenleme veya kullanma,
*ç- fıkrasındaki ödeme kaydedici cihaz, donanım ve sistemlere müdahale edilmesi suçunu işleyenler hakkında
Vergi müfettişlerince Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmasının yanı sıra Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna (EPDK) da bildirimde bulunması gerektiği belirtilmiştir. Bu bildirime istinaden, söz konusu akaryakıt istasyonlarının faaliyetlerini haklarında açılacak davadaki mahkeme kararı kesinleşinceye kadar durdurmaktadır. Bu süre zarfında söz konusu tesis için başka bir mükellefe de lisans verilmemektedir. Mahkeme kararının sonucuna göre, karar kesinleştiğinde lisans tamamen iptal edilebilmektedir.
Yapılan bu düzenlemelerden sonra, akaryakıt sektörüne yönelik olarak öncelikle dağıtıcı firmalar, ardından bayiler hakkında vergi incelemelerine başlanılmıştır. Bu incelemelerde temel olarak Emniyet Genel Müdürlüğünün Plaka Tanıma Sistemi (PTS) verilerinden hareket edilmektedir. Akaryakıt satışına ilişkin fatura ve irsaliyedeki araç plakası ve şoför bilgileri PTS kayıtlarından elde edilen verilerle eşleştirilmektedir. PTS kayıtlarından akaryakıtı taşıyan aracın akaryakıtın nakliyesinin yapıldığı tarihte faturadaki teslimat adresine gitmediği veya farklı bir güzergahta bulunduğu yönünde tespit yapılması durumunda, söz konusu satış faturaları VUK 359. Madde kapsamında sahte belge olarak değerlendirilmektedir.
Akaryakıt bayisi vergi mükellefleri; Cezalı vergi tarhiyatında önce bir VTR düzenlenmekte, ardından ya inceleme elemanı tarafından bu rapora dayanılarak Vergi İnceleme Raporu düzenlenmekte veya VTR Takdir Komisyonuna iletilerek resen tarh matrahının tespiti yoluna gidilmektedir. VTR, takdire veri sağlamak amacıyla takdir komisyonlarına iletilmekte, Takdir Komisyonlarınca da Resen Takdir için gereken (ve hatta zorunlu olan) “araştırma” görevinin yerine getirilmesini sağlayan bir rapor olarak değerlendirilmektedir. Vergi tekniği raporları esasen idare davaya konu edilmemekle beraber inceleme elemanı tarafından matrah tespiti dışındaki hususları ortaya koymak ve vergi incelemesine veya takdir komisyonlarına veri sunmak dışında bir geçerliliği bulunmamaktadır. Üç kat VZC kesilen mükellefler Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanmaktadır ve olay EPDK’ya intikal ettirilerek mükelleflerin istasyonları kapatılabilmektedir.
Mükelleflerin bütün alışları gerçek olduğu halde satışlarının örneğin; binde birlik kısmı toptan akaryakıt satışına dayalı olmasına rağmen sahte olarak kabul edilmektedir. Bu konuda PTS kayıtları baz alınarak mükelleflere cezalı tarhiyatlar yapılmaktadır. Oysa ki, PTS kayıtları her zaman vergi tarhiyatında bir veri olarak kullanmamaktadır. Hatta yargıya intikal eden pek çok konuda vergi yargısı PTS kayıtlarına tarhiyatta veri olarak dikkate almayıp, kaçak akaryakıt satışına PTS kayıtlarını bir veri olarak kabul etmemektedir. Oysa ki, idari görüş yargının görüşünün tam aksi yönündedir. Uygulamada bazı durumlarda HTS kayıtlarında da hatalar ortaya çıkmaktadır. Örneğin; Aynı taşıma aracına ait plaka ilgisiz iki lokasyonda görüntülenmiş ise HTS kayıtları şahit ifadesi olmadan ancak zayıf bir delildir. Hatalı plaka kaydı, hatalı plaka tespiti, sahte plaka kullanılması gibi çok sık karşılaşılan olaylar dikkate alındığında bir kamyonun/tankerin HTS kaydı sağlam bir delil değildir. HTS kayıtları, mutlaka, araç sahibi ya da sürücüsünün ifadesine baş vurularak desteklenmelidir.
Bu açıklamalar ışığında, 35 yıllık sektör tecrübemize istinaden, geçmişte her zaman takip ve baskı altında olan akaryakıt sektörü, 5015 nolu Petrol Piyasası Kanunu ve piyasa düzenleyicisi EPDK’nın güncel olarak aldığı kararlar ile sektör disipline edilmiş ve kontrol altına alınmıştır. Her şeyin bir miladi vardır. (Bu milat kavramı son zamanlarda hep kullanılmıştır) PTS Kayıtlarına göre vergi incelemesi geçiren ve geçmişte toptan satış bayilerinin 4 Nisan 2021 tarihinde EPDK’nın aldığı kurul kararı bir milat olmalı ve herkes önüne bakmalıdır. Bu tarihten sonra kural dışına çıkan bayiler var ise kanunlar çerçevesinde gerekli cezaları almaları daha doğru olacaktır.
Kıymetli Okurlar,
Son olarak şu konuya da değinmeden geçemeyeceğim. Son zamanlarda çıkan kanunlarla ve vergi inceleme elamanlarının tuttuğu raporlarla maalesef istenen sonuca ulaşılamıyor. 3 kat vergi cezası kesilerek, vergi suçu işlendiği ifade edilerek savcılığa VUK 359 kapsamında kaçakçılık suçu işlendiğine dair şikâyette bulunulması ile karşı karşıya gelen mükellef ne yapıyor? Çok basit, evvela savcılık aşamasında, olmadı vergi mahkemelerinde, olmadı danıştayda, yargıtayda koşturuyor, bilirkişinin, aracıların, SMMM’lerin, YMMM’lerin, avukatların ve daha nicelerinin kapısını çalarak maddi ve manevi uzun ve yorucu bir sürece giriyor. Peki bu durumda Devlet yeteri kadar vergi tahsilatı yapabiliyor mu? Maalesef hayır.
Çözüm basit… Emniyeti, adliyeyi, maliyeyi ve az önce saydığım tüm oyuncuları yormaktansa, belirlenecek bir formül üzerinden mükellefin doğrudan matrah arttırımı gibi, incelemede olan, mahkeme sürecinde olan ya da vergi cezası kesinleşen mükelleflerden bir tutar alarak belirlenerek direkt tahsilat yapılabilir. Böylece idarenin geliri daha da artar düşüncesindeyim.