HESİAD tarafından Ankara’da düzenlenen Türkiye Barajları ve Hidroelektrik Santralleri Zirvesinde konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Zafer Demircan enerji sektörünün dönüşümüne dikkat çekerek son 20 yılda özel sektör eliyle sessiz bir hikaye yazıldığının altını çizdi.
Covid salgını ve Paris İklim Anlaşmasıyla birlikte lojistikten kaynaklı aksamalardan sonra dünyanın enerjiye bakışının değiştiğini ifade eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Zafer Demircan, “Bu süreçle birlikte tüm dünyada yeni stratejiler ve yol haritaları belirlendi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olarak biz de ulusal eylem planını hazırladık ve 3 politika unsuru belirledik. Bu politikalar arasında arz güvenliğiyle enerji bağımsızlığının sağlanması çok önemli unsurlar. Türkiye olarak enerjiye yılda 60-70 milyar dolarlık ödeme yapıyoruz. Ödenen bu miktarların her ülke açısından yönetilmesi zor olduğunu bilmek gerekiyor. Bu sebeple yerli ve yenilenebilir ne kadar çok kaynak devreye alırsak bizim için o kadar iyi. Paris Anlaşması’ndan sonra ülkeler net sıfır hedeflerini belirlediler. Türkiye olarak bizim de 2053 yılında karbon sıfır ekonomiye geçmemizde bu hedefleri yakalamamız gerekiyor. Yatayda ve dikeyde bu süreçleri etkileyen unsurları da dikkate almak zorundayız. Hem piyasa hem de kamuda yeni süreçlere cevap verebilecek kabiliyetlerin eklenmesi için çalışmalar başlattık. Son 20 yılda enerji sektöründe özel sektör katılımıyla sessiz bir hikaye yazıldı. 2021’de 30 bin MW olan kurulu gücümüz 2024’te 114 bin MW’a ulaştı. Bu kurulu gücün de yüzde 80’inin özel sektör tarafından devreye alındığını görüyoruz. 13 bin MW civarında olan hidroelektrik kurulu gücümüz 32 bin MW’a, neredeyse sıfır olan rüzgar kurulu gücü de yaklaşık 13 bin MW’a ulaştı. Türkiye olarak 2035’te 200 bin MW kurulu güç hedeflerken bunun 120 bin MW’ının yenilenebilir enerji kaynaklarından olacağını öngörüyoruz. Bu süreçte hem kamunun hem de özel sektörün dönüşmesi, iletim şebekesinin geliştirilmesi gerekiyor. 2035’e kadar 120 GW’a ulaşacak yenilenebilir enerji sektöründe 80 milyar dolarlık bir yatırımdan bahsediyoruz. Bunun yanında iletim şebekesinin de yenilenebilir enerji özelinde şebeke işletme kültürüne sahip olması gerekiyor. Yani iletim şebekesi içinde yüksek oranda kesintili üretim tesislerinin yönetilmesi gerekiyor. Hidro ve termik santral gibi baz yük santrallerinin bu sistem içinde yönetilmesi daha kolay. Önümüzdeki yıllarda kesintili kaynakları daha çok devreye alınması şebeke entegrasyonu, frekans ayarları üretim – tüketim dengesinin sağlanması açısından ciddi bir meydan okuma olacak. Burada da hidroelektrik santrallerine çok fazla iş düşecek. Hidroelektrik santralleri, iletim şebekesinin yönetilmesi ve esnekliği konusunda konusunda katkı sağlamaya devam edecek” dedi.