Mühendis olmak… Biri bana “neden mühendis olmakla övündüğümü” sordu. Gülümseyerek “avukatın geliri davalar ile, doktorun geliri hastalık ve tedaviler ile ama mühendisin geliri insanların ve ulusun refahının artmasıyla artar. Bu nedenle mühendis olmaktan gurur duyuyorum.” dedim.
Ülkelerin en önemli zenginliği, sürdürülebilir kalkınmaya öncülük eden insan kaynağıdır. Hayatımızın her parçasına etki eden bu dönüşüm, mobil internet, bulut teknolojisi, insansız araçlar,
Nano teknoloji ve 3D yazıcıların iş çevresinde kullanımı ile pek çok meslek yok olurken ortaya yepyeni meslekler çıkacaktır.
Günümüzde okula başlayan çocukların yüzde 65’i çalışma hayatına girdiklerinde günümüzde adı bilinmeyen mesleklerde çalışacaktır. Isaac Asimov’un 1950’lerde kitabında anlattığı robot psikologlar çok da uçuk bir fikir değil. İklim mühendisinden, blok zincir hukukçusuna, makine takım yöneticisinden, yapay zekâ eğitmenliğine pek çok yeni meslek zikrediliyor. Bu ve benzeri meslek isimleri teknolojinin baş döndürücü hızına karşı her geçen yıl güncellemek durumunda kalacak.
Enerjide yetkinlik haritalandırılması ve meslekte beklentiler;
- Yeteneği çekme ve elde tutma
- Mesleki Yeteneği Geliştirme
- Davranışsal Teknik Gelişim
- Mevzuat ve regülasyon egitimleri
- Çalışanların performansını etkileyen faktörler;
- Stratejik bakış açısı, öğrenme çevikliği, sürekli gelişim, İnovatif bakış, ilişki yönetimi, adaptasyon ve ikna kabiliyeti
- Orta ve Uzun Vadede Kritik öneme sahip olacak beceriler;
- Pazar Bilgisi, regülasyon, teknoloji, risk yönetimi, kaynak yönetimi, proje yönetimi ve değer zinciri
Dünya Ekonomik Formu’nun işlerin geleceği raporuna göre yüksek hızlı mobil internet, yapay zekâ, bulut teknolojileri ve büyük veri analizlerinin adaptasyonunun iş dünyasını hızlı, derinden ve yaygın olarak etkilediğini net olarak ortaya koymuştur. Bu alandaki akademik çalışmalar, otomasyon teknolojilerinin, en çok etkilendiği 3 alanın küreselleşme, dijitalleşme ve ekonominin çok geniş anlamda merkezileşmeden uzaklaşması olduğunu ifade etmektedirler.
Robotlar ve yapay zekanın 2024’deki harcaması 250 milyar dolar olacağını, dünya ölçeğinde sadece yapay zekâ marketlerinin 2016’da 1,8 milyar dolar olan harcamasının 2025’te 59 milyar dolara ulaşacağını bildirmektedirler. Dünyada şu andaki işlerin yüzde 90’ı bilişim teknolojileri yetenekleri gerektiriyor. Dijital dönüşüm Avrupa ülkelerinde son10 yılda 2 milyon yeni iş sahası yarattı. Tarihsel olarak 1840’larda, 1970’lerde tarım toplumundan sanayi toplumuna, bilgi toplumuna geçişte kısa ve uzun vadelerde etkili dalgalanmalar yaşanmıştı. Herkes her yerde birbirine bağlı mobil. Müşteri, pazar ve tedarikçi, tüm unsurlar tek bir bilgisayar ile yönetilmiyor mu? 8 milyar insan, 20 trilyon dolarlık dünya pazarı tek tuş! Bu çağın ismi teknoloji ve internet! çalışmak için tek bir bilgisayar, ekip ve iyi fikir yeterli. Ama iş bulmanın zorlaştığı bir çağda yaşıyoruz. Çağın gerisinde kalanlar rekabet edemiyor, bilgi hızla artıyor ve iş yapma ezberlerimizi bozuluyor.
Dünya Ekonomik Forumu, 21. Yüzyılda çalışanların değişen koşullara adapte olabilmeleri için 10 temel beceriye ihtiyaç olduğunu ortaya koydu. Bunlar,
Karmaşık problem çözme, eleştirisel düşünce, yaratıcılık, insan yönetimi, başkaları ile koordinasyon, duygusal zeka, karar verebilme, hizmet yönetimi, müzakere yeteneği ve teknolojik esneklik.
Peki iş dünyasının talep ettiği bu insan kaynağını yetiştirmek için neler yapmalıyız?
Gençlerimizi sınırlandırmamalıyız! Onları yıllarca hayalperest olma diye yetiştirdik. Elbette hedef koymaya teşvik etmeliyiz.
Bugün en hızlı büyüyen şirketlerin hepsinin bir ortak özelliği var: Teknolojiyi iyi kullanmak!
- yy. çalışanını başarıya götürecek 10 yetkinlik;
Liderlik, Kritik Düşünme, İletişim, İş birliği, Uyum yeteneği, İnovasyon, Küresel vatandaşlık, Kritik Düşünme, Verimlilik ve Sorumluluk, Bilgiye erişim analiz ve sentez ve Girişimcilik
Yapay zeka, robotlar, kuantum bilgisayar ve 3 boyutlu yazıcılar hızla hayatımıza dahil oluyor. Apple, Tencent ve Google gibi gerek ABD gerekse Çin’de önde gelen teknoloji şirketleri yüzlerce milyar dolar değerine ulaştı. Dünya Ekonomik Formu tarafından hazırlanan ‘işlerin Geleceği’ raporunda belirtildiği gibi veri analizi, robot teknolojileri, yapay zeka ve bulut teknolojisi önümüzdeki yılların beklenen gelişimleridir. Teknoloji sayesinde çalışma süresi ve lokasyonunda da esnek yaklaşımlar gündemde. İklim değişikliğini oluşturan Paris anlaşması ile beraber, çevre ve enerji sektöründe önemli değişiklikler bekliyor. Yenilenebilir enerji ve geri dönüşüm ön plana çıkarken, enerji sektöründe 4,3 trilyon dolar, gıda ve tarım sektöründe 2,3 trilyon dolar ve sağlık sektöründe 1,8 trilyona yakın yeni pazar oluşması bekleniyor. 2018 yılında işlerin yüzde 71’i insanlar tarafından yapılıyor iken 2024’te bu oranın yüzde 50’nin altına düşeceği ve işlerin yüzde 60’inin üstünde makinalar ve algoritmalar tarafından yapılacağı ön görülüyor.
Ülkeler artık daha ilkokul seviyesinden başlayarak eğitim müfredatlarını geleceğe yönelik şekilde değiştirmeye başladılar. Güney Kore 2018’de 60 bin ilkokul öğretmenine yazılım eğitimi verdi.
Günümüzde mühendislik eğitimi, üniversitelerin dönüşümü takip ederek teknolojik uygulamalarla uyum içindedir. Bu dönüşümün bir başka boyutu girişimciliktir. Mezun olan öğrenci, akademik kariyer yapma ve iş bulabilme yanında iş kurma formasyonuna da sahip olmalıdır. Mühendislik öğrencilerini geleceğe hazırlamak için aktif oğrenme zaman içinde değişmesi beklenen mesleklere adaptasyon için önemlidir. Mühendislik eğitimi, her zaman olduğundan daha güçlü ögrenen insan kaynağı yetiştirmelidir. Bazı derslerin güncel ve zamana göre içeriğinin hazırlanabilmesi ve öğrencilerin bu dersler ile güncel konulara vakıf olması önemlidir.
Mühendislik eğitimi, çevrelerine güven veren ve özgüven sahibi olacak şekilde formasyon sağlama esası üzerine kurulmalıdır. Bunun ötesinde motivasyon ve heyecan sahibi eğitim sağlanmalı, odaklanma yeteneği yüksek, iş bitirme becerisine sahip bir profil amaçlanmalıdır. Dünyanın dikte ettirdiği bu formasyon kriterleri, kimlik yerine kişilik seçiciliğini getirmektedir. Dünyanın dijitalleşerek yeniden tasarlandığı bu devirde, meslekler ve mesleki eğitim yeniden tasarlanmaktadır. Üniversitelerin bu dönüşümü sağlamaları için, inovasyon, fikri haklar, yetenek havuzu ve iş birliği merkezleri olarak sinerji yaratmaları ve bulundukları bölgelerde büyümenin ve gelişmenin kaynağı olmaları gerekmektedir.
Dünya Ekonomik Forum’unun 2018 yılı raporunda makinalar ve robotların 75 milyon işin yok olmasına sebep olacağı, buna mukabil 133 milyon yeni iş gereksiniminin ortaya çıkacağından bahsediliyor. 2025 yılında ise bugün insanlar tarafından yapılan işlerin yüzde 71’in otomasyon sonucu makinalar tarafından yapılacağına değiniliyor. İş yapış stilleri, çalışma kuralları, kişisel yeterlilik ve yeteneklerin tasnifi gibi konularda yeni bir formata gereksinim duyulacağı açık. Dünyanın her yanında yapılan sosyolojik araştırmalarda Z Kuşağı olarak tarif edilen ve tamamıyla kendine özgü değerlerle büyümüş yeni bir jenerasyonun potansiyel etkilerinden de söz ediliyor. Geleceğin kapıya dayandığı, hatta belki de geldiği bir dönemde, eğer yeterli ve gerekli önlemler alınmazsa geleneksel üniversite süreçlerimizin yetersiz kalabileceği endişesini taşıyoruz. Kısaca üniversitelerimizin, yeni bir öğrenci popülasyonunu, yeni mesleklerde ve yeni istihdam formlarında çalışacak biçimde yetiştireceği yeni bakış açılarıyla şekillendirilmiş akademik düzenlemelere ihtiyaç var.
2016 yılında Oxford Üniversitesi’nin önümüzdeki 25 yıl içinde mesleklerin değişeceği, yüzde 47’sinin varlığını yitireceği öngörüsü dijital dönüşüm/endüstri 4.0 kaynaklıdır. Nitekim 2 yıl sonra Dünya Ekonomik Forumu; mesleklerdeki değişimin 5 yıl içinde gerçekleşeceği ve yüzde 57’nin robotlar/makineler tarafından yapılır hale gelmesi, dijital dönüşümle birlikte sektörde yapay zekanın kazandırdığı objektif karar verme ve neredeyse hatasız süreçler tasarlanabilmesi düşüncesi bulunmaktadır. Nitekim Ekonomist dergisi tarafından yayınlanan raporda, günümüzde asla ölmeyecek meslekler olarak görülen muhasebe, doktorluk, hukuk, öğretmenlik, bürokrat ve finansal uzmanlığın bile kaybolabilecek meslekler arasında yer alabileceği ifade edilmiştir. Benzer şekilde bir başka raporda; yapay zekanın ulaşım, üretim, paketleme ve teslim, müşteri hizmetleri, finans, sağlık ve tarımı baskın bir biçimde etkileyeceği ifade edilmiştir. Kısa süre içinde bu görüşü doğrular nitelikte kanserde, kemik kırıklarında, Alzheimer, tansiyon ve diyabet gibi hastalıklarda en kritik meslek grubu olan doktorlardan daha başarılı tespitler yapabilen yapay zekâ uygulamaları geliştirilmiştir.
MR görüntülerini, tahlil sonuçlarını inceleyerek insandan daha başarılı sonuçlar üreten yapay zeka; insanın hayalini kurduğu türde bir yapay zeka değildir. Veriden; gözetimli, yarı-gözetimli, gözetimsiz ve pekiştirmeli şekilde öğrenebilen bu yapay zeka turu “yapay zayıf zekadır”. Yani insanın veri toplama sürecinde, veriyi organize etme sürecindeki hatalar ve oluşan çıktıların topluma yansımasında ortaya çıkabilecek yanlışlıklar yapay zekanın ayırma/önyargıya sahip olmasına neden olabilecek güçtedir.
Önümüzdeki 10 yılda en çok talep edilecek meslekler?
-Veri analistleri,
-Tıbbı teknisyenler, fiziksel terapistler,
-Satış ve pazarlama uzmanları,
-İşletme analistleri,
-Yazılım ve bilgisayar geliştiricileri,
-Veterinerler,
-Ürün tasarımcıları,
-Eğitmenler,
-Muhasebeciler.
Kaynaklar; Geleceğin meslekleri çalışması-YÖK ve TÜSİAD enerji komisyonu çalışması.