Şu sıralarda medyada yer alan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Doğu Akdeniz’de doğal gaz bulma umuduyla açtığı kuyulardan birinin daha kör çıktığı ve yıllardır yapılan aramalarda kayda değer bir rezerve ulaşılamadığı için bugüne kadar kurulan pembe hayallerin yıkıldığı gibi abartılı haberler beni oldukça şaşırttı doğrusu.
Bu makalede size kısaca Güney Kıbrıs’ta doğal gaz konusundaki gelişmeleri ve durumun haberlerde aktarıldığı gibi kötümser olmadığını aktaracağım.
Güney Kıbrıs’ta, açık deniz hidrokarbon araştırmaları için süreç 2007’de başladı. Üç tur uluslararası ihale düzenlendi. İlk parsel (ya da blok) birinci turda (Blok 12) 2008 yılında verildi. İkinci turda 2013 yılında Fransız, İtalyan ve Koreli şirketlere beş parsel verildi. Üçüncü turda 2017 yılında üç parsel verildi: Blok 6 (Eni/Total), Blok 8 (Eni) ve Blok 10 (ExxonMobil / QatarEnergy).
Bunların haricinde 2019 yılında 7 numaralı parsel ENI ve Total’e, 2021 yılı sonunda da 5 numaralı parsel ExxonMobil-QatarEenergy konsorsiyumuna verildi. Yakın bir zamanda 4 numaralı parselin de aynı konsorsiyumuna verilmesine şaşırmamak gerekir.
Bu arada Ocak 2025’te 2, 3 ve 9 numaralı parsellerden vazgeçildi ve böylece Koreli şirket Kogas Güney Kıbrıs’tan çıkmış oldu. GKRY, yeni bir uluslararası ihale açarak terk edilmiş parselleri uluslararası şirketlere vermeyi planlıyormuş diye fısıltılar dolaşıyor etrafta.
Kafanızın karıştığını tahmin edebiliyorum. Sonuç itibariyle, Nisan 2025 itibariyle GKRY’nin denizlerde hidrokarbon arama lisansı verdiği parsellerin son durumu ve bu parsellerdeki şirketler aşağıdaki haritada görülmektedir.
Şimdi biraz yapılan sondajlardan ve keşiflerden bahsedeyim.
Nisan 2025’e kadar Kıbrıs açıklarında beş adet doğal gaz sahası keşfedildi: Afrodit (12. parsel, 2011), Calypso (6. parsel, 2018), Glaucus (10. parsel, 2019), Cronos ve Zeus (6. parsel, 2022).
Her sondaj keşifle sonuçlanmadı tabii ki. Başarısızlıklar da var.
Bugüne kadar dört sondaj başarısızlıkla sonuçlandı; 9. parselde yapılan iki sondaj (Onasagoras, 2014 ve Amathusa, 2015) ve. 11. parselde yapılan Onesiphoros (2017) de aynı şekilde başarısız oldu. En son olarak 5’inci parselde yapılan Elektra sondajı da ticari miktarda gaz bulamadı.
Elektra-1 sondajını yapan gemi (Valaris DS-9) şu anda 10. parselde yeni bir sondaj yapmaya hazırlanıyor (Pegasus-1). Sondaj gemisi Türkiye’deki bazı haberlerde belirtildiğinin aksine sessiz sedasız bölgeden ayrılmıyor. Daha önceden planlandığı üzere yeni sondaj yerine doğru gidiyor. Her neyse. Şimdiye kadar dört parselde (2, 3, 7 ve 8 nolu parseller) bugüne kadar hiç sondaj yapılmadı.
Doğru. Elektra sondajının başarısız olması büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Ancak bu hayal kırıklığının nedeni ayyuka çıkarılan beklentiydi. Bu ayyuka çıkan beklentiler, 3-boyutlu sismik araştırma sonuçlarına göre (bazı kaynaklara göre) sondaj yapılan yerde 850 bcm gaz bulunabileceği yönündeydi. ExxonMobil yöneticileri dahil birçok kişi sismik veri değerlendirmelerine dayanan tahminleri umut verici olarak tanımlamışlardı. Böyle devasa miktarda bir kesif GKRY’yi LNG ihracatçısı yapabilecek bir gaz sıvılaştırma tesisinin inşasına teşvik edebilirdi. Keşfedilen gazın bir kısmının da yerel olarak elektrik üretiminde kullanılması olasıydı.
GKRY Enerji Bakanı Yorgo Papanastasiou, Electra-1’in başlangıçtan itibaren yalnızca yüzde 20 (başkaları yüzde 30 rakamını telaffuz ediyordu) başarı şansına sahip olduğunu belirtiyordu. Ancak yüzde 30 kulağa daha hoş geliyordu. Nihayetinde, sondaj gaza rastladı. Ancak bulunan gaz ticari miktarda değildi. Bunu cesaret verici olarak niteleyen Enerji Bakanı Papanastasiou bölgenin başka yerlerinde rezervlerin bulunabileceğini öne sürüyor. Haksız denemez.
Yapılan açıklamalarda ayrıca sondajın erken sonuçlandırılması gerektiği, çünkü artan basınç nedeniyle daha derine inmenin tehlikeli olduğundan bahsediliyor. Bakalım sondaj sırasında alınan örnekler ne gösterecek. Operatörün değerlendirmesine göre, Elektra-1 kuyusu, bölgede bir hidrokarbon sisteminin ve kaliteli bir rezervuarın varlığını doğrulayan cesaret verici bir teşebbüsmüş. Resmi makamların açıklamalarında sondaj çalışmaları sırasında toplanan verilerin, konsorsiyumun 5. parseldeki gelecek planlarını belirlemek için değerlendirileceği ifadesi kullanılıyor. Yani bölgede ileride bir sondaj daha yapmaları olası.
Kısacası özetlemek gerekirse, bugüne kadar GKRY parsellerinde tespit kuyuları dahil bir düzine sondaj yapıldı.
Bunlardan dördü başarısız olurken diğer sekizi başarılı oldu. Aslına bakarsanız bu yüzde 66 başarı oranı oldukça iyi sayılır uluslararası standartlarda. Bakalım Nisan ayı sonunda 10. parselde başlayacak Pagsus-1 sondajı bu oranı yukarıya mı yoksa aşağıya mı çekecek?
Her sondaj keşifle sonuçlanmaz. Keşifle sonuçlanmasa bile hayaller yıkılmaz. Önemli olan inanmak ve varsa bulmaktır. Norveç sularında mesela, devasa Ekofisk petrol sahası keşfedilinceye kadar 34 tane sondaj yapılmıştı. Bunların 32’si başarısızlıkla ve iki tanesi de ticari olmayan miktarda keşifle sonuçlanmıştı. Yani enseyi karartmamak lazım. Bunu şunun için söylüyorum: TPAO bugüne kadar Akdeniz’de 10 adet sondaj yaptı ama maalesef ticari miktarda gaza rastlayamadı. Kötülemek gibi bir maksadım yok. Petrol ve gaz aramacılığı sektöründe oldukça normal karşılanan bir durum aslında. Normal olmayan ise 10 sondaj yaptık bundan sonra burada bir şey bulunmaz diye kötümserliğe bürünmektir. Velhasıl, bence TPAO’nun Akdeniz’de en az 20 sondaj daha yapması gerekir. Petrol ve gaz varsa, illaki bulunur.
Şimdi gelelim bugüne kadar Güney Kıbrıs’ta keşfedilen gaz miktarına.
Afrodit sahasında 2025 yılı itibariyle çıkarılabilir gaz rezerv miktarı 100 milyar metreküp (bcm) olarak belirlenmiştir. Cronos keşfinin yerinde gaz miktarı hakkında mevcut değerlendirme 88 bcm’dir (2025 itibariyle). Zeus keşfi hakkında verilen rakam 71 bcm (2022 itibariyle). Calypso sahasının rezerv değerlendirmesi hakkında çok farklı rakamlar telaffuz edilse de 45 bcm civarında gaz barındırdığı tahmin ediliyor. Glaucus keşfi hakkında verilen en iyimser yerinde gaz miktarı 90 bcm (2022 yılındaki tespit kuyusu sonrası aşağı doğru revize edilmiş miktar).
Yani Güney Kıbrıs açıklarında bugüne kadar toplamda taş çatlasa 400 bcm’e yakın gaz keşfedilmiştir. En fazla diyorum çünkü farklı kategorilerde verilen (2C, yerinde gaz miktarı, çıkarılabilir rezerv gibi) kaynak veya rezerv rakamlarını alt alta toplamak yanlıştır. Burada sadece bir fikir oluşturması açısından böyle bir toplama yaptım.
Gaz rezervi keşfetmek iyi güzel de önemli olan, bulunan rezervi üretim kapasitesine dönüştürmektir. Yani keşfedilen sahayı geliştirip üretime sokmaktır. Hiç de sanıldığı gibi kolay bir iş değildir bu. Bu nedenle Güney Kıbrıs açıklarında keşfedilen beş sahadan bugün itibariyle sadece iki tanesinin geliştirilip üretime sokulması söz konusudur.
Kıbrıs’ın en büyük keşfi olan Afrodit sahasının geliştirilip üretime sokulması konusunda sahanın ortakları ile GKRY arasında yıllarca müzakere yapılmaktaydı. Nihayetinde, Afrodit Sahası için Geliştirme ve Üretim Planı Şubat 2025’te onaylandı. Buna rağmen, saha için nihai yatırım kararının 2027 yılı civarında alınması öngörülüyor. O zamana kadar halen çözülmemiş bazı sorunlar da çözülür herhalde. Afrodit sahasının İsrail sularındaki uzantısı olan Ishail sahası konusu gibi.
Afrodit sahasında üretilen gaz, söz konusu saha geliştirme planına göre Mısır’daki Port Said’e iletilecek. Sahanın operatörü Chevron ile GKRY ve Mısır arasında 17 Şubat 2025 tarihinde bağlayıcı olmayan bir Mutabakat Zaptı imzalandı. Buna göre Mısır Doğal Gaz Şirketi EGAS, Afrodit sahasında üretilecek doğal gazın tek alıcısı olurken, sahanın ortaklarına belirli miktarlarda gaz satın alma seçeneği verilecek. Ama LNG olarak. Bunun tam olarak ne anlama geldiğini ilerleyen zaman içinde söz konusu mutabakat zaptı nihai ticari anlaşma haline dönüştürüldüğünde göreceğiz.
Cronos sahası ise Afrodit’ten önce üretime geçebilir. Çünkü Cronos sahası ortakları Eni ve TotalEnergies, 17 Şubat 2025 tarihinde GKRY ve Mısır ile Ev Sahibi Hükümet Anlaşmasını (HGA) imzaladı. Söz konusu anlaşma, Cronos gazının Mısır açıklarındaki Zohr tesislerinde işlenmesine ve Avrupa pazarlarına ihracatı için Mısır’daki Damietta LNG tesisinde sıvılaştırılmasına izin veren bir çerçeve sağlıyor.
Cronos sahasında gaz üretimine geçiş tarihi olarak 2027 yılı telaffuz ediliyor. Bu amaçla, saha ortaklarının 2025’te GKRY yetkililerine saha geliştirme planını sunması bekleniyor. Yani, Cronos sahasından üretilen gaz Mısır’da Damietta’da Eni’nin operatörlüğünü yaptığı LNG ihracat tesisine yönlendirilecek. Bunun icin Cronos sahasından Mısır’daki Zohr sahasına 60 km’lik bir bağ kurulacak. Her ne kadar Cronos gazının bu LNG tesisi yoluyla dış piyasalara satılması planlanıyorsa da Mısır’ın iç piyasasına da sevk edilip sevk edilmeyeceği konusundaki belirsizlikler henüz aydınlığa kavuşmuş değil.
Peki GKRY, Afrodit ve Cronos sahalarında çıkarılacak gazı niye Kıbrıs’a getirip orada kurulacak bir LNG tesisinde sıvılaştırıp kendi satmıyor? Çünkü, GKRY yetkililerine göre böyle bir tesisin kurulması için gereken yatırımı karşılayabilmek (ki daha önceleri bunun planları yapıldı, yeri belirlendi vs.) 400 bcm üzerinde gaz bulmayı gerektiriyor. Yani GKRY’nin en azından orta çaplı bir gaz keşfine daha ihtiyacı var. Ne kadar büyük olursa o kadar iyi olur. Bu yüzdendir ki Elektra sondajı hayalleri yıkmış gibi geldi. Fakat umutlar kesilmiş değil. Bakalım bu ayın sonuna doğru başlayacak olan Pegasus-1 sondajının sonucu ve akabindeki gelişmeler nasıl olacak.
Kalın sağlıcakla…