ABD Başkanı Donald Trump’ın 2 Nisan 2025’te “Kurtuluş Günü- Liberation Day” başlığı altında başta Çin olmak üzere bütün dünyaya ilan ettiği gümrük vergilerinin petrol talep ve arzına büyük etkileri oluyor ve olmaya devam edecek.
Trump’ın gümrük vergileri 1930’lardaki Smoot-Hawley gümrük yasasına benzetilse de ortalama vergi seviyesi halihazırda 1930’daki yüzde 20’nin çok üzerine çıkmış durumda.
Yaklaşık iki hafta önce 9 Nisan’da Trump, Kurtuluş Günü’nde ilan edilen karşılıklı tarifelerin 90 gün boyunca durdurulacağını ve bu süre boyunca yüzde 10’luk genel küresel tarife uygulanacağını açıkladı. Ancak Çin bu uygulamadan hariç tutuldu ve bugün itibarıyla ortalama yüzde 145’e kadar çıkan bir ithalat tarife oranıyla karşı karşıya. Çin ABD ithalatına ek yüzde 50 tarife uygulayarak ABD ithalatındaki toplam tarife oranını yüzde 84’e çıkardı. Sonuç olarak, bu durum ABD-Çin ticareti için muhtemelen felaket.
ABD-Çin ticareti toplam küresel ticaretin yaklaşık yüzde 3’ünü oluştururken, Dünya Ticaret Örgütü tarifeler devam ederse iki ekonomi arasındaki toplam ticaretin yüzde 80 düşebileceğini belirtti. Üretim Çin’den uzaklaştıkça Asya’nın diğer bölgeleri marjinal olarak fayda sağlayabilir, ancak belirsiz ekonomik iklim tüketici güvenini ve yatırımı etkiliyor, bu nedenle genel etki olumsuz.
Çin’de, son birkaç haftadır tarifelerdeki artış, ülkeden ABD’ye giden sevkiyatların büyük kısmı için kapıları etkili bir şekilde kapatıyor. Bazı ihracatçılar yeniden markalaşma ve yeniden ihracat için Vietnam ve Kamboçya gibi yerlere yönelse de bu muhtemelen sınırlı olacak. Tahminlerimiz, ABD pazarını kaybetmenin doğrudan Çin’deki imalat sektöründen 70-80 bin varil/gün (bv/g) dizel talebinin kaybına neden olacağını gösteriyor. İş piyasası ve tüketici güveni üzerindeki domino etkisi, ülkeye daha fazla talep kaybı getirecek.
Yeni gümrük vergilerinin Çin’den daha fazla ABD’de etkili olacağını beklemek yanlış değil. Son veriler, ithalattaki yavaşlama ile beraber ABD’deki dizel talebinde de ani frene işaret ediyor.
Uluslararası Enerji Ajansı IEA, Nisan raporunda 2025 küresel petrol talebi büyüme tahminini yaklaşık 300 bv/g düşürerek 0,7 milyon varil/güne düşürdü. EIA (ABD Enerji Bakanlığı) da talep büyüme tahminini 0,37 milyon varil/gün düşürdü ve şimdi 2025’te 0,9 milyon varil/gün büyüme öngörüyor. OPEC bile 2025 için küresel petrol talebi büyüme tahminini (hâlâ nispeten yüksek) 1,3 mmb/g’ye düşürdü.
Şu an için, tarife savaşı etkileri son sert verilere yansımadı, Çin bu hafta 2025’in ilk üç ayında yüzde 5,4 ile beklenenden daha güçlü bir ekonomik büyüme kaydetti. Ancak işletmeler tarife etkileriyle boğuşurken, 2. çeyrek boyunca yumuşak veri noktalarında sürekli zayıflık bekliyoruz. Ancak, yakında, işe alım yavaşlamaları, harcama kesintileri ve daha düşük üretim gibi kararlarda belirsizlik ortaya çıktıkça sert verilerin de bozulmaya başlaması beklenmeli.
Jeopolitik açıdan, ABD ile İran arasında 12 Nisan’da başlayan “yapıcı” görüşmelere rağmen, mevcut ortam hızlı bir nükleer görüşme atılımı için elverişli değil. ABD’nin İran’a yönelik “maksimum baskı” politikasının doğrudan askeri eylem tehdidiyle devam etmesini beklenebilir. Sonuç olarak, İran ham petrol ihracatının 2. çeyrekte baskı altına girmesi ve ortalama 1,3 milyon varil/gün seviyesine düşme ihtimali mevcut. Bu bağlamda ABD’nin Çinli rafinerici Shandong Shengxing Chemical Co.’ya yönelik yaptırımlarına dikkat etmeli.
Geçtiğimiz hafta petrol fiyatlarındaki keskin düşüş, şu soruyu gündeme getirdi: Daha düşük petrol fiyatları ABD’nin sıkı petrol üretimini etkileyecek mi?
ABD’de Dallas Fed anketinden gelen yorumlar, daha düşük fiyatlar ışığında ABD üretimine yönelik potansiyel düşüş riski konusunda büyük endişeler yaratsa da daha düşük fiyatlar nedeniyle üretimde olası bir düşüşün 2026 üretimini ve sonrasını etkileme olasılığı çok daha yüksek.
Bu gecikmeli etkinin bir nedeni, bu yıl için üretimi garantiye alan çok sayıda üreticinin olması. Maliyet maruziyeti açısından, ABD kaya petrolü üretiminin yaklaşık yüzde 90’ının 50$/varil WTI’nin altında bir denge noktasına sahip olduğunu görüyoruz.
2025’in geri kalanı için 50$/varil WTI ortamı varsayıldığında, bu yüksek maliyetli alanların 2025’in 2. yarısında yaklaşık 150-200 kb/g düşüş göreceği beklenebilir. Permian gibi diğer düşük maliyetli alanların ise yaklaşık aynı oranda büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Etki, 2026 için daha büyük olacaktır.
OPEC bu hafta mart ayındaki aşırı üretimi de içeren en son planlarını duyurdu. Bu planlar tam olarak uygulanırsa, Nisan 2025-Haziran 2026 arasında her ay ortalama 305 bv/g OPEC üretimi kısacak. Ancak, Irak ve Kazakistan başta, her zamanki şüphelilerden planlara sadakat beklemek zor.
İleriye baktığımızda, önümüzdeki aylarda bu belli başlı şüphelilerden önemli ölçüde fazla üretim öngörüyoruz. OPEC+’ın da durgunluk endişelerinin belirgin olduğu bir zamanda kotaları artırmasıyla, petrol fiyatlarının yakın vadede 65-70 dolar/varil (Brent) aralığında işlem görerek dalgalı kalması muhtemel- en azından ABD-Çin ticaret müzakerelerinde daha net ilerleme belirtileri görülene kadar. Ancak, tarife görüşmeleriyle ilgili olumlu duyurular olursa, petrol piyasası iyimserlik patlamasıyla keskin bir toparlanma gösterebilir.